Amaç: Bu çalışmada, ateşli silahla yaralanma sonucu oluşan açık parçalı femur kırıklarının indirekt redüksiyonla tedavisi değerlendirildi.
Çalışma planı: Ateşli silahla yaralanma sonucu oluşan açık parçalı femur kırığı nedeniyle tedavi edilen 17 hasta (15 erkek, 2 kadın; ort. yaş 34; dağılım 15-67) geriye dönük olarak incelendi. Kırıklar AO sistemine göre sınıflandırıldı. Minimal invaziv perkütan plaklama yönteminin erken veya geç dönemde uygulanmasına karar verilirken Gustilo-Anderson açık kırık sınıflaması temel alındı. Kırıkların yedisi subtrokanterik, yedisi suprakondiler, üçü diyafiz bölgesindeydi. Vasküler patolojisi olan iki hastaya eksplorasyon ile birlikte damar tamiri uygulandı. Nörolojik yaralanması olan iki hastada sinir eksplore edilmedi. Yedi hasta erken dönemde ortalama 1.3 günde (dağılım 1-2 gün), 10 hasta geç dönemde ortalama 11.1. günde (dağılım 7-15 gün) ameliyat edildi. Ortalama izlem süresi 25 ay (dağılım 14-42 ay) idi.
Sonuçlar: On altı hastada ortalama 4.4 ayda (dağılım 2.5-7 ay) kaynama elde edildi. Dört hastada kavitasyon ve defekt görülmesi üzerine geç dönemde primer, bir hastada dördüncü ayda kaynama gecikmesi üzerine sekonder otojen kemik grefti uygulandı. Ameliyat sonrası dönemde komplikasyon olarak bir olguda (%5.9) yüzeyel enfeksiyon, bir olguda derin enfeksiyon, sekiz olguda (%47.1) 0.5-2 cm arasında ekstremite eşitsizliği ve ortalama 5° (3-8°) varus-valgus açılanması gözlendi. İzlem süresince tekrarlayan kırık görülmedi.
Çıkarımlar: Ateşli silah yaralanması ile oluşan tip IIIA ve tip IIIB açık femur kırıklarında minimal invaziv perkütan plakla tespit yönteminin uygun bir tedavi seçeneği olduğunu düşünüyoruz.
Objectives: The results of treatment with minimally invasive plate osteosynthesis were evaluated in open comminuted femur fractures due to high-velocity gunshot injuries.
Methods: Seventeen patients (15 males, 2 females; mean age 34 years; range 15 to 67 years) with open comminuted femur fractures due to high-velocity gunshot injuries were included. The fractures were classified according to the AO system. Timing of minimally invasive percutaneous plate fixation was determined according to the classification of open fractures in the GustiloAnderson system. There were seven subtrochanteric, seven supracondylar, and three diaphyseal fractures. During surgical exploration, two patients underwent vascular repair for related
pathologies. No exploration was performed in two cases with neurological damage. Seven patients were operated on in the early period (mean 1.3 days; range 1 to 2 days) and 10 patients in the late period (mean 11.1 days; range 7 to 15 days). The mean follow-up was 25 months (range 14 to 42 months).
Results: Union was obtained in a mean of 4.4 months (range 2.5 to 7 months) in 16 patients. Autogenous grafting was performed in four patients who presented with a cavitation and defect in the late period and in one patient due to delayed union in the postoperative fourth month. Complications included superficial infection in one patient (5.9%), deep infection in one patient, and leg length discrepancy (0.5 cm to 2 cm) with a varus-valgus angulation (mean 5°, range 3 to 8°) in eight patients (47.1%). No refractures occurred during the follow-up period.
Conclusion: Minimally invasive percutaneous plate fixation can be considered an alternative technique in type IIIA and IIIB open fractures resulting from high-velocity gunshot injuries.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Original Article |
Authors | |
Publication Date | September 11, 2006 |
Published in Issue | Year 2005 Volume: 39 Issue: 2 |