Objectives: We investigated the frequency of meniscal extrusion and associated knee joint lesions by magnetic resonance imaging (MRI) in patients with meniscal tears.
Methods: We retrospectively evaluated MRI findings of 100 patients (41 males, 59 females; mean age 54±10 years; range 27 to 76 years) with meniscal tears in 126 knee joints. Using coronal images, extrusion was defined as a distance of ≥3 mm between the peripheral border of the meniscus and the edge of the tibial plateau. All the knees were assessed with respect to the localization and type of meniscal tear and extrusion, accompanying joint effusion, cruciate ligament pathologies, and degenerative bone and cartilage changes.
Results: Meniscal extrusion was detected in 31 knee joints (24.6%), with a mean extrusion of 3.72 mm. All extrusions were found to be in the posterior horn of the medial meniscus and were associated with radial tears (n=18, 58.1%), radial-oblique tears (n=9, 29%), complex tears (n=2, 6.5%), and flap tears (n=2, 6.5%). Meniscal tears with extrusion differed significantly from thos without extrusion with respect to the localization of all the tears being in the posterior horn of the medial meniscus (100% vs. 60%) and the higher frequency (58.1% vs. 20%) of radial tears (p<0.05).
There were no significant differences in the types and frequencies of accompanying pathologies seen in meniscal tears with and without extrusion (p>0.05).
Conclusion: Meniscal extrusion is a common finding particularly in osteoarthritis. It is mostly seen in the medial meniscus and accompanied by radial tears. Therefore, its presence should alert to the possibility of a radial tear extending to the meniscal root.
Amaç: Menisküs yırtığı olan olgularda menisküs taşması (extrusion) sıklığı ve eşlik eden diz eklemi patolojileri manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile araştırıldı.
Çalışma planı: Diz eklemine yönelik MRG incelemesi ile menisküs yırtığı saptanan 100 hastanın (41 erkek, 59 kadın; ort. yaş 54±10; dağılım 27-76) 126 diz eklemi geriye dönük olarak değerlendirildi. Koronal görüntüde, tibia platosu kenarı ile menisküsün dış sınırı arasındaki mesafenin ≥3 mm olması menisküs taşması olarak kabul edildi. Tüm diz eklemlerinde, menisküs yırtığının ve taşmanın yeri, yırtığın tipi, eşlik eden eklem sıvısındaki artış, çapraz bağ patolojisi, kemik ve kıkırdak patolojileri araştırıldı.
Sonuçlar: Otuz bir diz ekleminde (%24.6) ortalama 3.72 mm ölçülen menisküs taşması görüldü. Taşma tüm menisküslerde medial menisküsün arka boynuzundaydı. Taşma görülen 31 menisküsün 18’inde (%58.1) radial, dokuzunda (%29) radial-oblik, ikisinde (%6.5) kompleks, ikisinde (%6.5) flep yırtık bulundu. Taşma olmayan menisküslerle karşılaştırıldığında, taşma görülen menisküslerde tüm yırtıkların medial menisküs arka boynuzunda olması (%100 ve %60) ve bu grupta radial yırtıkların daha sık (%58.1 ve %20) görülmesi anlamlı bulundu (p<0.05). Menisküs taşması olan ve olmayan yırtıklarda eşlik eden patolojilerin türü ve sıklığı anlamlı farklılık göstermedi (p>0.05).
Çıkarımlar: Menisküs taşması özellikle osteoartritli hastalarda sık görülen bir bulgudur ve genellikle medial menisküste ve en sık radial yırtık tipiyle birlikte görülmektedir. Bu nedenle, menisküs taşması özellikle menisküs köküne uzanan radial yırtık varlığı açısından uyarıcı olabilir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Original Article |
Authors | |
Publication Date | October 31, 2009 |
Published in Issue | Year 2009 Volume: 43 Issue: 5 |