شهدت تركيا في الفترة الممتدّة بين عصر التنظيمات و قيام الجمهورية تجاذبا وصراعا سياسيا حادا كان محاولة للنهوض بالأمة الإسلامية من جهة، وفي نفس الوقت كان إرهاصا لحالة السقوط التي آلت إليها فيما بعد، حيث تفكّكت الدولة العثمانية ووقعت الكثير من الدول الإسلامية تحت وطأة الاستعمار السياسي و الثقافي، هذا الصراع دافعه الأساسي كان ثقافيا بين دعاة التجديد الحداثيين المتأثرين بالثورة الغربية المرجّحين تجديدا على شاكلتها، والمجدّدين المحافظين المعتبرين أنّ التجديد يكون في المنهج لا في المحتوى، علم الكلام كان أحد هذه الميادين التي كانت ساحة لهذا النقاش المتعلّق بسؤال النهوض؛ لكونه المحرّك للفكر الدّيني يثبت قضاياه و يدفع عنه الشبهات، هذه الدراسة تعالج بعض المحاولات التجديدية التي عرفتها الدولة العثمانية في أيامها الأخيرة ووريثتها بعد ذلك تركيا، وهي محاولات لم تنل حقها من الدراسة والتمحيص وظلت لفترات طويلة مهمّشة رغم أنّها تغذي الفكر الديني عموما والتركي خصوصا إلى يومنا هذا، وقد يكون سبب ذلك أنّها مكتوبة باللغة التركية ولم تترجم إلى العربية أو إلى لغات أخرى ليطلّع عليها الباحثون في كل العالم، لذلك حاولت الورقة قراءة واقع تيارات التجديد في علم الكلام في تركيا، وإبراز أهم أعلامه ومنظّريه، وتقييم هذه التجربة
In the period between organizations and republic, Turkey witnessed a sharp political struggle that was an attempt to advance the Islamic nation, and it was a precursor the downfall that led to it later, represented by the disintegration of the Ottoman Empire and the fall of many Islamic countries under the political and cultural colonialism. This conflict was motivated mainly by culture between the modernist advocates of renewal affected by the Western revolution, and the conservative innovators, who considered that renewal should be in the curriculum and not in the content.İslamic Theology was one of these fields that were the subject of this discussion, This search dealt with some of the renewal attempts in Anatolia. These attempts did not achieve their right to study and scrutiny and remained marginalized for long periods, even though they nourished religious thought in general and Turkish in particular to this day. The reason for this may be that it was written in the Turkish language and was not translated into Arabic or other languages for researchers in every world to see, so the paper tried to read the reality of the currents of renewal in theology in Turkey, highlight its most important flags and theorists, and evaluate this experience.
Osmanlı aydınları, Tanzimat dönemiyle aralarında sert bir siyasi tartışma başlatmışlardır. Bu siyasi tartışmanın amacı, İslam ümmetinin yeniden eski parlak günlerine dönüp dünyada söz sahibi olunmasıdır. Bu tartışmalardan sonra Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan etnik gruplar mevcut dünya konjonktüründe revaçta olan milliyetçi akımlara paralel olarak bağımsızlıklarını kazanarak müstakil yeni devletler kuruldu. İlk bakışta özgürlük gibi algılanan bu ayrışmalar sonrası oluşan devletlerin çoğu fikri ve askeri işgal altına girdi. Bu siyasi çatışmaların muharrik gücü, bu topraklardaki zihni değişimi halk arasında içselleştirmekti. Bu değişimin sağlanması için temelde dinin anlaşılmasında iki farklı yaklaşım vardı. Birinci düşünceyi savunanlar, batıdan etkilenip onların normlarına göre dini düşüncenin yeniden yorumlanmasını istiyorlardı. İkinci akıma göre ise bu topraklarda mukim insanların çoğu Müslüman olduğundan kurtuluş reçetesi olarak İslam’ın temel hükümlerine dokunmadan dini hükümleri kendi içerisinde yeniden yorumlayarak bir tecdidin gerekliliğine inanıyorlardı. Bu tartışmaların merkezinde dini düşünce ve dolayısıyla kelam ilmi bulunmaktadır. Zira kelam ilmi, dini düşüncenin menbaı ve muharrik gücüdür. Aynı zamanda dış etkilere karşı İslam’ın savunuculuğunu da yapmaktadır. Bu bağlamda “dönüşüm ve değişim hareketi” kelam ilminin temel meselelerinden birisidir. Bu çalışma, Osmanlı Devleti’nin son dönemleri ve yıkılışından sonra onun yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde kelam ilmindeki yenileşme hareketlerinden bahsetmektedir. Türkiye’deki son dönem kelamî tartışmalar diğer ülke bilim insanları tarafından yeterince bilinmemektedir. Bunun sebebi bu konuda yapılan çalışmaların daha çok din dili olarak kabul edilen Arapça veya Farsça gibi dillere tercümenin yapılmamasından kaynaklanmaktadır
Primary Language | Arabic |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 13, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 3 |
Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.