Ankara is one of the oldest settlement in Anatolia for different civilizations. Ulus city center and its surroundings were a significant settlement during the Roman, Seljuk and Ottoman periods as well as today. However, despite the cultural and historical background of the city, historical structures before 20th century are not legible in the urban pattern. Today, Roman structures in Ulus are disconnected from each other due to dense buildings and vehicle roads within the developing urban pattern. The traces of Roman which is a significant historical and cultural value of the city cannot be perceived holistically in today's urban pattern. The starting point of study is necessity of reconsidering the historical environment in today's city in order to contribute to the urban identity and maintain the historical-cultural heritage. In this context, traces of Roman era in Ulus are handled. By using maps, photographs, qualitative observations and literature sources, it is aimed to identify the problems in current situation and to integrate and redefine the historical environment with today's urban fabric. Hence, the two main roads of ancient Roman city; cardo maximus and decumanus maximus that were typical elements of Roman urban planning need to be reemerged and redefined in the modern urban fabric. While redefining them, an uninterrupted circulation of pedestrians between the Roman bath, Agustus Temple, Julien Column and amphi theater is aimed. It is suggested to make a cultural and touristic pedestrian route by connecting the Roman structures and this pedestrian route is suggested as a route that can continue to Ankara Castle after the theater and is followed within the different historical layers of the city. The suggested route is starting from Roman places and it connects other historical places from Turks. Historical urban landscapes and ancient roads are passages and thresholds that connects history and present. Thus, walking on these roads different experiences can be gained both while walking and when making a stop. There is also time, space and culture transitions and experiences, with pauses in the monuments and open areas at certain points on the route.
Ankara, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Ulus kent merkezi ve çevresi Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de bugünkü gibi yerleşim merkezi olan bir bölgedir. Fakat kentin sahip olduğu kültürel ve tarihi geçmişe rağmen Ankara’nın kent kimliğinde 20. yüzyıl öncesine dair fiziksel imgeler kentsel dokuda okunamamakta ve kent kimliğinde yer bulamamaktadır. Bugün Ulus’taki Roma kalıntıları, gelişen kent dokusu içinde yoğun yapılaşma ve araç yolları nedeniyle birbirinden kopuk durumdadır. Kentin önemli bir tarihi kültürel değeri olan Roma izleri bugünkü kentsel dokuda bütüncül bir şekilde algılanamamaktadır. Yeni kentsel açık alanların üretimi, kent kimliğine katkı sunması ve tarihi – kültürel mirasın sürdürülmesi amacıyla, tarihi çevrelerin günümüz dokusunda yeniden ele alınması gerekliliği çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Tarihi çevrelerin kent içinde mevcut dokuyla bütünleştirilmesi ve kentin bir parçası olarak sürdürülmesi çalışmanın temel amacıdır. Bu kapsamda Ulus’taki Roma izleri ele alınmıştır. Harita, fotoğraf, nitel gözlem ve literatür kaynaklarından faydalanılarak mevcut durumdaki sorunlar belirlenip, tarihi çevrenin günümüz kent dokusuyla bütünleştirilip yeniden düzenlenmesi hedeflenmiştir. Bu nedenle hamam, tapınak, sütun ve tiyatro arasında kesintisiz bir yaya dolaşımını sağlamak için Roma kent planlamasının tipik öğeleri olan iki ana aksın; cardo ve decumanus maximusun, modern kent dokusunda yeniden ortaya çıkarılması ve tanımlanması önerilmektedir. Bu iki ana aksın ortaya çıkarılıp yeniden tanımlanmasıyla mevcut yapılar arasında antik dönemde kentin kullandığı, tüm öğeler arasında kesintisiz bağlantının sağlanacağı bir aksiyel çözüm önerilmektedir. Roma yapılarının birbirine bağlanması ile kültürel ve turistik bir rota oluşturulması ve bu yaya rotasının tiyatrodan sonra Ankara Kale’sine devam edebilen ve kentin tarihi katmanları içinde izlenen bir rota olması önerilmektedir. Bu rotanın Roma dönemi mirasıyla başlayıp kentin kültürel ve tarihi mirası olan diğer Türk dönemleri eserlerine bağlanarak Ulus ve kale bütününde bütüncül bir kültürel yaya rotası oluşturulması önerilmiştir. Ayrıca rota üzerinde kente hizmet edecek yeni açık alanlar ve duraklama noktaları belirlenmiştir. Sonuç olarak yeniden tanımlanan bu yollar, şehrin tarihini anlamak için birer geçit niteliğindedir. Bu tarihi rotada yürümek, hem yürürken hem de dururken zamansal ve kültürel geçişleri, farklı deneyimleri kullanıcılara sunmaktadır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Architectural Heritage and Conservation, Architectural History, Theory and Criticism |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |