The question of the position of the intellectual has always been a topic of interest. In the contemporary period, 1968 Events caused the requestioning of the intellectual's position. Events of 1968, in which workers and students understood the essence of the situation they were in and took action without the need for the leadership of any intellectual, raised some questions on the position of the intellectual. In this period, Louis Althusser, Jean-Paul Sartre, Michel Foucault, Edward Said, and Jacques Rancière became contemporary thinkers who contemplated on the position of the intellectual. While Althusser, Sartre, and Said believed that the intellectual still occupies a position of privilege, Foucault wrote to criticize this privileged position. Rancière, on the other hand, completely distanced himself from all of those thinkers and argued that the intellectual does not have a privileged position at all. In his work The Ignorant Schoolmaster Rancière supports this claim, by breaking the links between knowledge and authority. Rancière, who brought forward the figure of the ignorant schoolmaster instead of the knowledge-based authority of a teacher, emphasizes individuals' own mental power in the pedagogical process. The pedagogy that he created with the very radical assumption of the equality of intelligence suggests that the teacher has no effective role in the student's learning. In his works such as The Philosopher and His Poor and The Emancipated Spectator, he focuses on the assumption that many distinctions are hypothetical. Rejecting the superiority and inferiority brought about by these distinctions, Rancière sees equality as a preliminary assumption rather than the pedagogical, political, or artistic authorities. In this proposed idea of equality, there is no privileged place for the intellectual.
Entelektüelin konumu sorunu, her zaman için ilgi çekici bir konu olmuştur. Çağdaş dönemde 1968 Olayları entelektüelin konumunun yeniden sorgulanmasına sebep olmuştur. İşçi ve öğrencilerin kendi içinde bulundukları durumu anlayıp hiçbir entelektüelin öncülüğüne ihtiyaç duymadan harekete geçmelerine sebep olan 1968 Olayları, entelektüelin konumu noktasında bazı soru işaretlerine neden olmuştur. Bu süreçte, Louis Althusser, Jean Paul Sartre, Michel Foucault, Edward Said ve Jacques Rancière entelektüelin konumu üzerine kafa yoran çağdaş düşünürler olmuşlardır. Althusser, Sartre ve Said entelektüelin hala ayrıcalıklı bir konum işgal ettiğine inanırken Foucault bu ayrıcalıklı konumu eleştiren bir okuma gerçekleştirir. Rancière ise bu düşünürlerden tamamen ayrılarak entelektüelin hiçbir ayrıcalıklı konuma sahip olmadığını iddia eder. Cahil Hoca, eserinde, Rancière bu iddiasını, bilgi ile otorite arasındaki bağları kopararak destekler. Hocanın bilgiye dayalı otoritesi yerine bunun aksi olarak cahil hoca figürüne yer veren Rancière, pedegojik süreç de bireylerin kendi zihinsel gücünü ön plana çıkarır. Zekaların eşitliği gibi oldukça radikal varsayımı ile oluşturduğu pedogoji de, öğrencinin öğrenmesinde hocanın etkin bir rolü yoktur. Filozof ve Yoksulları, Özgürleşen Seyirci gibi eserlerinde de birçok ayrımın varsayımsal olduğu üzerine odaklanır. Bu ayrımların beraberinde belirlediği üstün ve aşağı olma durumlarını reddeden Rancière, pedogojik, siyasi ve sanatsal otoritelerin yerine eşitliği bir ön varsayım olarak ortaya koyar. İleri sürülen bu eşitlik fikrinde, entelektüel için ayrıcalıklı hiçbir yer kalmamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Philosophy |
Authors | |
Publication Date | July 27, 2020 |
Submission Date | November 6, 2019 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 8 Issue: 2 |