Hukuk, bireysel, toplumsal ve uluslararası ilişkilerde önemli bir yer tutmaktadır.
Günümüzde olduğu gibi tarihsel açıdan da devletlerarası ilişkilerin düzenlenmesinde
hukukun önemi yadsınamazdı. Hukuk, devletlerarası ilişkilerde yapılan antlaşmalarla,
devletler ve milletler arasında pek çok ikili veya ikiden fazla katılımla gerçekleşmektedir.
Osmanlı Devleti, komşu devletlerle olan ilişkilerinde hukukun savunucusu olmuştur.
Osmanlı Devleti komşularıyla olan ilişkilerde hiçbir zaman hukuku reddeden ya da yapılan
antlaşmaya uymayan bir tavır sergilememiştir. Osmanlı Devleti’nin devletlerarası hukukun
ortaya çıkmasında ve dış devletlerle olan ilişkilerinde hukuku ve saygıyı önemsediğine dair
iki örnek verilebilir. Birincisi: Osmanlı Padişahı III. Mustafa’nın; Milli Afganistan
Devleti’nin kurucusu olan Ahmed Şah Dürrani’nin, Afganistan’a ait olan Horasan’a
İranlıların saldırması karşısında, Osmanlı Padişahı’ndan yardım istemesidir. Ancak III.
Mustafa, daha önce İran ile yapılan antlaşmaya sadık kalınacağını ifade ederek Şah’ın
yardım talebini reddetmiştir. İkincisi ise; 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşmasına göre,
Kırım müstakil bir hanlık statüsü kazandı. Ancak Rusya, antlaşma hükümlerini hiçe
sayarak Kırım'ı ilhak etti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, devletlerarası hukuku
çiğneyerek Kırım'ı ilhak eden Rusya'ya karşı, haklarını korumak için Buhara Emiri'ne
yapılması gerekenlerle ilgili bir mektup göndermiştir.
Primary Language | tr; en |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | March 18, 2016 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 1 Issue: 1 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License