Günümüzde Ehl-i Sünnet ve Şî'a mezhepleri birçok sıkıntı ve yıkımla
karşılaştıktan sonra her zamankinden daha fazla diyalog ve mezhepler arası
hoşgörüden söz etmektedirler. Biz bu konuda çok geç kalındığı kanaatindeyiz.
Bundan dolayı şu sorular sorulabilir: Bundan önce neredeydiler? Yeni mi akılları
başlarına geldi? Yoksa on dört asırdır süren uykularından şimdi mi uyandılar?
Düşmanlar çok basit sebeplerden dolayı fitne tohumlarını ektikten sonra mı? Veya
Meşhur deyimle "Basra harap olduktan sonra mı? Hatta Irak'ın tamamı çöktükten
sonra mı? Neden bu duruma gelindi? Bunun sorumluları kimlerdir.? Bu çıkmazlardan
nasıl kurtulunabilir? Bunlar, başta akademisyenler olmak üzere bu ümmetin aydınları
tarafından cevaplanması beklenen sorulardır.
Biz bu çekişme ve anlaşmazlıkların büyük bir kısmının Kur'ân ayetlerine
yüklenilen temelsiz ve geçersiz yorumlardan kaynaklandığını düşünüyoruz. Bundan
dolayı burada şu soruyu yöneltmek sitiyoruz: Şî'a tarih boyunca eskilerden tevarüs
ettiği ve mezhepler arasındaki yakınlaşmaya engel teşkil eden yorumlardan taviz
verecek mi? Yoksa önceden olduğu gibi bu yakınlaşma çabaları kâğıt üzerinde kalıp,
boşa mı gidecek?
Primary Language | tr; en |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2007 |
Published in Issue | Year 2007 Issue: 27 |