Gaining a reputation of a marginalised figure, Naipaul is popularised as a writer of cultural displacement, who is in a perpetual state of exile. The problems of individuals struggling to establish and maintain their integrity as independent people, and the lack of construction of a historical and national consciousness, naturally and quite significantly are the prevailing issues of a writer who has grown up in the colonial atmosphere of Trinidad. Naipaul’s personal displacement as a homeless figure is so much continually re-enacted in his works and so much celebrated that he seems to be taking a literary advantage as a marginalised figure
who is re-pushed into the centre of public attention as twentieth century writer.
The Mimic Men published in 1967 deals with the damaging effects of the absence
of a regional, historical and cultural consciousness. Therefore, the representation
of mimicry, cultural displacement and exile in The Mimic Men will be the major
concentration of this paper.
Marjinal kişiliğiyle tanınan Naipaul, hayat boyu sürgünlük ve kültürel yer değişim kavramlarıyla ünlenen bir yazar olmuştur. Trinidad’ın coloni atmosferinde yetişen yazar, insanların özgür bireyler olarak bütünlüklerini koruma çabalarını tarihi ve ulusal bilinç eksikliğini eserlerine konu etmiştir. Naipaul evsiz bir kişilik olarak yer değişime ve kültürel kaymaya eserlerinde o kadar fazla yer vermiştir ki, bundan edebi çıkar sağlar gibi görünmüştür ve marjinal bir kişilik olmasına rağmen, ilgi odağı olmayı başarmıştır. 1967’de yayınlanan The Mimic Men (Taklitçiler), bölgesel, tarihi ve kültürel bilinç eksikliğinin yok edeci etkilerini incelemektedir. Bu nedenle, Naipaul’un The Mimic Men (Taklitçiler) adlı eserindeki taklitçilik, kültürel kayma ve sürgün kavramları bu çalışmanın temel amacı olacaktır.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 29, 2018 |
Published in Issue | Year 2011 Issue: 47 |