Transnational families are among the by-products of global capitalism, the feminization of migration and the globalization of care work. Transnational families owe their existence to the rise of communication and transportation technologies, economic transformations, and cultural features in their countries of origin and destination. A transnational family is different from an ordinary immigrant family. The defining factor is not the act of cross-border movement of the family, but the dispersion of the family, nuclear or extended, across international borders, where different family members spend time in one or another country depending on various factors. The emergence of transnational family experience relates to economic, political, social, and cultural factors, and has far-reaching causes and consequences. This study offers a new conceptual approach to the discussion of transnational families departing from Judith Stacey’s (1996) “postmodern family condition”. As a family arrangement made possible in the postmodern family condition, transnational families better describe situations in which families are not visible yet not absent, not necessarily broken but separated. Transnational families require a whole new understanding and definition of familial relationships, which should focus on the fluid nature of those in the absence of a concrete family setting. The role of immigrant women in such a family structure stands as a challenge to the stereotypical “modern family” as defined by Stacey; hence, enabling the conceptualization of transnational families as part of the postmodern condition. The impact transnational family experience has on various actors involved is examined by asking some fundamental questions such as: How are the decisions concerning who migrate under what conditions taken? How does the transnational family experience affect gender relations? What are the global and local conditions that make this experience possible? This study employs a three-layered approach to analyze the issue. First, the structural backdrop to transnational families is analysed; namely, the expansion of global capitalism that feeds female labour migration and the demand for the service sector, especially domestic care services. Second, the changes in the concept of family due to societal structural transformations and the emergence of new family forms are discussed. Third, the consequences of the first two aspects of the experience of transnational family life and its impact on parties involved at various levels are analysed: providers of care work and their families (parents, children, and extended family members), receivers of care work (employers and their families), and mediators of global care work (agencies and states).
In line with the “COPE-Code of Conduct and Best Practice Guidelines for Journal Editors” the following statements are included: The author of this study declared that the Ethics Committee approval is not required for this study.
Ulusötesi aileler küresel kapitalizmin, göçün kadınsılaşmasının ve bakım işinin küreselleşmesinin yan ürünleri arasındadır. Ulusötesi aileler varlıklarını, menşe ve varış ülkelerindeki iletişim ve ulaşım teknolojilerinin yükselişine, ekonomik dönüşümlere ve kültürel özelliklere borçludur. Ulusötesi bir aile, sıradan bir göçmen aileden farklıdır. Tanımlayıcı faktör, ailenin sınır ötesi hareketi değil, farklı aile üyelerinin çeşitli diğer faktörlere bağlı olarak bir veya diğer ülkede zaman geçirdiği, ailenin çekirdek veya geniş uluslararası sınırların ötesine dağılmasıdır. Ulusötesi aile deneyiminin ortaya çıkışı ekonomik, politik, sosyal ve kültürel faktörlerle ilgilidir ve geniş kapsamlı nedenleri ve sonuçları vardır. Bu çalışma, Judith Stacey'nin (1996) “postmodern aile durumu”ndan yola çıkarak, ulusötesi ailelerin tartışılmasına yeni bir kavramsal yaklaşım sunmaktadır. Postmodern aile koşullarında mümkün kılınan bir aile düzenlemesi olarak ulusötesi aileler, ailelerin görünür olmadığı ancak yok olmadığı, mutlaka parçalanmış değil fakat ayrılmış olduğu durumları daha iyi tanımlar. Ulusötesi aileler, somut bir aile ortamının yokluğunda, aile ilişkilerinin değişken doğasına odaklanan yepyeni bir anlayış ve tanım gerektirir. Göçmen kadınların böyle bir aile yapısındaki rolü, Stacey'nin tanımladığı kalıplaşmış "modern aile"ye karşı bir meydan okuma olarak durmakta ve dolayısıyla ulusötesi ailelerin postmodern durumun bir parçası olarak kavramsallaştırılmasına olanak tanımaktadır. Ulusötesi aile deneyiminin ilgili çeşitli aktörler üzerindeki etkisi, aşağıdaki türden bazı temel sorular sorularak incelenmektedir: Kimin hangi koşullar altında göç edeceğine ilişkin kararlar nasıl alınmaktadır? Ulusötesi aile deneyimi toplumsal cinsiyet ilişkilerini nasıl etkiliyor? Bu deneyimi mümkün kılan küresel ve yerel koşullar nelerdir? Bu çalışma konunun üç katmanlı bir incelemesini sunmaktadır. İlk olarak, ulusötesi ailelerin yapısal arka planı; yani kadın işgücü göçünü besleyen küresel kapitalizmin genişlemesi ve başta ev içi bakım hizmetleri olmak üzere hizmet sektörüne olan talebin artmasını analiz etmektedir. İkinci olarak, toplumsal yapısal dönüşümlere bağlı olarak aile kavramında yaşanan değişimler ve yeni aile biçimlerinin ortaya çıkışı tartışılmaktadır. Çalışmanın üçüncü katmanında ise ulusötesi aile yaşamının fiili deneyimine ilişkin ilk iki hususun sonuçları ile bunun çeşitli düzeylerde ilgili taraflar (bakım emeği sağlayıcıları ve onların aileleri-ebeveynler, çocuklar ve geniş aile üyeleri; bakım emeğini alanlar-işverenler ve aileleri ve küresel bakım işinin aracıları -kurumlar ve devletler) üzerindeki etkisi analiz edilmektedir.
“COPE-Dergi Editörleri İçin Davranış Kuralları ve En İyi Uygulama İlkeleri” çerçevesinde aşağıdaki beyanlara yer verilmiştir: Bu çalışmanın yazarı bu çalışma için Etik Kurul onayı gerekmediğini beyan etmiştir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Family Sociology , Migration Sociology |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 29, 2023 |
Publication Date | December 31, 2023 |
Submission Date | November 20, 2023 |
Acceptance Date | December 8, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |