Bugünkü füze teknolojisinin başlangıcında insanlığın uzaya ulaşma isteği bulunmaktadır. Merak ve istek birleşince havada cisimleri hareket ettirebilmek için itki kuvveti olarak su buharından yararlanmakla başlayan süreç daha sonraları basit barut formunun kullanılmasıyla devam etmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte karmaşık kimyasal bileşiklerle elde edilen katı ve sıvı yakıtlar daha güçlü itki kuvvetleri elde edilmesini sağlamıştır. Özellikle son yüz yıl içerisinde itki kuvvetlerinin aviyonik cisimlere entegre edilmesiyle daha uzun mesafeler gidebilen roketler yapılmıştır. Roketlerin düz bir rotada gidebilmelerini sağlayan kanat şeklindeki kontrol yüzeyleri kullanılmıştır. Ancak roketler hareket ederken havada yörüngelerini değiştirmeyi sağlayacak kontrol sistemlerinin ortaya çıkmasıyla füzeler yapılmaya başlanmıştır. Hız, menzil ve kontrol kabiliyetlerinin yanında harp başlıklarının da çeşitlenmesiyle oldukça karmaşık ve çok farklı çeşitlerde füzelerin üretilmesine devam edilmektedir. Türkiye’de bu yarışın dışında kalmamıştır. Özellikle son 20 yılda yapılan yatırımlar ve artan güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabilmek maksadıyla Türkiye’de önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Nihayetinde bugün Türkiye’nin sahip olduğu füze teknolojileri jeopolitik şekillenmenin de temel dinamiğini oluşturmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Araştırma, Bilim ve Teknoloji Politikası |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Ocak 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 26 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 15 Sayı: 2 |