Türkiye, 1946 yılında milli parasını değerini düşürerek bir tercihte bulunmuştur. Bu tercih, ekonomi literatüründe devalüasyon olarak tanımlanmaktadır. 1946 yılında ki ekonomik bu tercih II. Dünya Savaşı sonrası dünyada oluşan bloklarda “Batı” yönlü ekonomi politikalarını kabul eden bir sürecin başlangıcıdır. Aynı dönemde çok partili hayata geçilmiştir. Ancak iktidar ve idare değişmemiştir.
Cumhuriyet’le beraber sanayileşmeye çalışan, tarımda kendine yeten bir üretimi olan milli ve kapalı bir ekonomisi olan Türkiye, bu kararı alırken bütçe fazlası olan ve kendini savaşın insan yıkımından korumuş bir ülkeydi.
Türkiye'nin savaşta tarafsız kalması, ülkenin ekonomik olarak çökmesinin önüne geçmiştir. Türkiye, savaşın başlamasıyla birlikte tarım üretimini artırmak için çiftçilere yönelik teşvikler vermiştir. Ayrıca, sanayileşme hamlesine devam etmiştir ve savaş için gerekli olan malzemelerin üretimine odaklanmıştır.
Savaşın sona ermesiyle birlikte, Türkiye ekonomisi yeniden canlanmış ve hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Bu dönemde, ülkede sanayileşme hızlanmış, tarım üretimi artmış ve dış ticaret hacmi genişlemiştir. Bu refahın kaynağı yıkıma uğramış savaş mağduru devletlerdi. Ancak Türkiye’nin bu sisteme entegre olması için ekonomik olarak ürünlerini ucuzlatması gerekiyordu.
Türkiye'nin 1946 yılında Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşısında %113 oranında devalüe ediyordu. Böylece, II. Dünya savaşı oluşan 2 kutuplu dünyada Türkiye’nin bu ekonomik tercihi ile batı dünyasına ve uluslararası kurumlarına entegre olması süreci başlamış oluyordu. Bu süreç hala ekonomik ve siyasi kurumlarıyla hala devam etmektedir
Turkey made a choice in 1946 by devaluing its national currency. This preference is defined as devaluation in the economics literature. This economic preference in 1946 II. It is the beginning of a process that accepts “Western” economic policies in the blocs formed in the world after World War II. In the same period, a multi-party system was introduced. However, power and administration did not change.
Turkey, which tried to industrialize together with the Republic, had a self-sufficient production in agriculture and a national and closed economy, was a country that had a budget surplus and protected itself from the human destruction of the war when making this decision.
Turkey's neutrality in the war prevented the country from collapsing economically. With the start of the war, Turkey gave incentives to farmers to increase agricultural production. It also continued its industrialization drive and focused on the production of materials necessary for the war.
With the end of the war, the Turkish economy revived and entered a rapid growth period. In this period, industrialization accelerated in the country, agricultural production increased and foreign trade volume expanded. The source of this prosperity was the devastated war-torn states. However, in order for Turkey to integrate into this system, it had to make its products cheaper.
In 1946, Turkey was devaluing the Turkish lira by 113% against the US dollar. Thus, II. With this economic choice, Turkey's integration with the western world and international institutions had begun in the bipolar world, which was the result of World War II. This process still continues with its economic and political institutions.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mart 2023 |
Kabul Tarihi | 26 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 4 Sayı: 2 |