1944-1991 yılları arasında Türk dili konuşan ülkelerin karşıt bloklarda
bulunmaları sebebiyle, küresel güçlerden (NATO ve SSCB) bağımsız olarak doğrudan kendi aralarında siyasi, ekonomik,
kültürel ilişkileri geliştirme imkânları yoktu. Sonraki süreçte Türkiye, Türk cumhuriyetlerinin
bağımsızlıklarını ilk olarak tanıyarak, 1990'lı yılların başında yapmış olduğu
anlaşmalarla bölge ülkelerinin SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği)
döneminden kalan sistemden sıyrılmalarını, egemenliklerini güçlendirerek
tarihsel kimlik ve benliklerine kavuşmalarını sağlamaya gayret etmiştir. Makalede
1991-2016 yıllarında Türk cumhuriyetleri arasındaki entegrasyonun kurumsallaşma
süreci, Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları ve Türk Keneşi Zirveleri
kapsamında incelenmiştir.
The first turning point of the integration between
the Turkic countries was the disintegration of the Soviet Union. Until the
demolition of the bipolar world order, the Turkic countries were unable to
develop political, economic and cultural relations directly between themselves
independently of the global powers (USSR and NATO). Turkey was the first state
to recognize the independence of the post-Soviet Turkic countries and pursued
foreign policy which aimed the strengthening their sovereignties. Likewise, new
Turkic countries have put into practice a foreign policy strategy based on
strengthening relations with Turkey. This article tackles the issue of
institutionalization of the integration processes among Turkic countries during
the period from 1991 to 2016 in the framework of the Turkic Council Summits
held at the presidential level.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 23, 2017 |
Submission Date | April 19, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 1 Issue: 3 |