Frequency and energy-based treatments, which are expressed as the medicine of the future, are not yet a well-known field in the world. Although it is a new field, its effectiveness in treatment and ease of application make this field the choice of many people. It is mostly used for supportive treatment. It is not yet an approved traditional and complementary medicine (TCM) practice in Turkey. Such therapy methods are preferred by health professionals who think that people are not just physical bodies, but are energy, frequency and vibration-based structures. Western medicine teaching system generally evaluates patients only as the physical body, and diagnoses and follows up the diseases with biochemical analyzes. TCM is an understanding of medicine that evaluates people holistically, using diagnostic methods used in classical medicine, aiming to eliminate the main underlying cause rather than the consequences of diseases and to provide biological balance. Studies have shown that everything in nature has a frequency and energy field, and tissues, organs, cells, bacteria, viruses, parasites, fungi and toxins, even emotions and thoughts, have a frequency. It has been shown in studies that the pathogen entering the body changes frequency and as a result, the frequencies of healthy people and sick people are different. It is thought that many factors such as foods, diseases, psychological and emotional conditions and so on disturb the frequency balance of the person. A new method, bioresonance therapies, is applied to eliminate this frequency imbalance. The aim of this article is to ensure that such energy medicine therapies are integrated into TCM in diagnosis and treatment, to contribute to studies to be a treatment method with a supportive and complementary approach to diagnosis, and to raise awareness about bioresonance therapies in physicians.
Geleceğin tıbbı olarak ifade edilen frekans ve enerjiye dayalı tedaviler, henüz dünyada çok bilinen bir alan değildir. Yeni bir alan olmasına rağmen tedavideki etkinliği ve uygulama kolaylığı bu alanı birçok insanın tercihi haline getirmektedir. Daha çok destekleyici tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Türkiye’de henüz onaylanmış bir geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulaması değildir. Bu tür terapi yöntemleri, insanların sadece fizik bedenden ibaret olmadığını, enerji, frekans ve titreşim temelli yapılar olduğunu düşünen sağlık profesyonellerinin tercihi olmaktadır. Batı tıbbı öğretim sistemi, genellikle hastaları sadece fizik beden olarak değerlendirip, biyokimyasal analizler ile hastalıkların teşhisini ve takibini yapmaktadır. GETAT, insanı bütüncül değerlendiren, klasik tıpta kullanılan teşhis yöntemlerini kullanarak hastalıkların sonuçlarından ziyade altta yatan ana nedeni ortadan kaldırmayı ve biyolojik dengenin sağlanmasını amaçlayan bir hekimlik anlayışıdır. Yapılan çalışmalarla doğadaki her şeyin bir frekansının ve enerji alanının olduğu ve vücudumuzdaki doku, organ, hücre, bakteri, virüs, parazit, mantar ve toksinlerin hatta duygu ve düşüncelerin de bir frekansı olduğu gösterilmiştir. Vücuda giren patojenin frekans değişikliği yaptığı ve bunun sonucunda sağlıklı insan ile hasta insanın frekanslarının farklı olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Gıdalar, hastalıklar, psikolojik ve emosyonel durumlar ve bunun gibi birçok faktörün kişinin frekans dengesini bozduğu düşünülmektedir. Bu frekans dengesizliğini ortadan kaldırmak için yeni bir yöntem olan biyorezonans terapileri uygulanmaktadır. Bu makalenin amacı bu tür enerji tıbbı terapilerinin teşhiste ve tedavide GETAT’a entegre edilmesini sağlamak, tanıyı destekleyici ve tamamlayıcı yaklaşımla bir tedavi yöntemi olabilmesi için çalışmalar yapılmasına katkı sunmak ve hekimlerde biyorezonans terapileri hakkında farkındalık oluşturmaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Clinical Sciences |
Journal Section | Review Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |