İŞVEREN GÖZÜ İLE SOSYAL DİYALOG: ÇATIŞMA YAHUT İŞBİRLİĞİ

Year 2021, Volume: 4 Issue: 1, 80 - 95, 17.01.2021

Hamit Akçay

https://doi.org/10.33416/baybem.659574

Abstract

Sosyal diyalog, kamu otoritesi, işveren ve işçilerin uzlaşma ve karşılıklı görüşmelerle iş yaşamında görülen uyuşmazlıkları çözme çabalarıdır. Oysa endüstri devrimi sonrası iş dünyasında görülen ilk olgu uzlaşma değil çatışmadır. Dönemin koşullarında iş dünyasına ait meseleler çoğunlukla tarafların çatışması üzerinden şekillenmiştir. Çatışma sadece sosyoekonomik bir olgu değildir. Çatışma olgusunun batı dünyasında kültürel, felsefi, sosyolojik bağlamı oldukça derin ve tarihidir. Bu sebeple iş dünyasının bir tarafında işçi sınıfı (proletarya), diğer tarafında kapitalistlerin yer aldığı tablo (burjuvazi), batıdaki hakim paradigma olan çatışma ve diyalektiğe uygun görünmektedir. En nihayetinde Tanrı-Şeytan, iyi-kötü, tez-antitez çatışmasının bir başka halkası da işçi-işveren zıtlığı şeklinde teşekkül etmiştir. Ancak zamanla köprünün altından çok sular akmış, batı dünyasında çatışma mekanizmaların yerini 2. Dünya savaşı sonrası uzlaşma mekanizmaları almaya başlamıştır. Avrupa birliğinin ortaya çıkması ve gelişimi, böylesi bir paradigma ve kültürün ürünü olarak görülebilir. Avrupa birliğinin gelişimine paralel olarak iş dünyasında, özellikle Avrupa ülkelerinde, sosyal diyalog fikri önem kazanmış ve bu hususta ciddi kazanımlar ortaya çıkmıştır. Sosyal diyalog kavramının ülkemizde tartışılması ve kavramsallaşması ise 1980 yılları sonrasında olmaya başlamıştır. Akademik literatürde sosyal diyalog ile ilgili daha çok tanımlayıcı çalışmaların yapıldığı gözlenirken, sosyal diyalog sürecinin taraflarının yaklaşımlarının daha az ele alındığı görülmektedir. Bu nedenle bu çalışmamızda Türkiye’de işverenler gözü ile sosyal diyaloğun nasıl algılandığı sorusunun cevabı üzerinde durup, işveren görüşünü, açık kaynaklara dayalı olarak, ortaya çıkartmaya çalışacağız.

Keywords

social diauge, employee, employer

References

• Social dialogue is public authority, employers 'and workers' reconciliation and mutual negotiations to resolve conflicts in business life. However, the phenomenon seen in the business world after the industrial revolution is not compromise but conflict. Under the conditions of the period, business issues generaly were shaped through the conflict of the parties. The cultural, philosophical, and sociological context of the phenomenon of conflict in the western world is deep and historical. For this reason, the working class (the proletariat) on one side of the business world and the bourgeoisie on the other side (bourgeoisie) seem proper with the dominant paradigm of conflict and dialectics in the west. Ultimately, another chain between God-Satan, good-evil, thesis-antithesis conflict has emerged as worker-employer contrast. However, over time, many water flows under the bridge, instead of conflict have started to take the place of reconciliation mechanisms after the Second World War in western world. The emergence and development of the European Union can be seen as the product of such a paradigm and culture. In parallel with the development of the European Union, the idea of social dialogue has gained importance in the business world, especially in European countries, and serious gains have been made in this regard. Discussion and conceptualization of the concept of social dialogue in our country started to take place after 1980s. In the academic literature, while it is observed that more descriptive studies are carried out about social dialogue, it is seen that the approaches of the parties to the social dialogue process are handled less. Therefore, in this study, stand on the question of how it is perceived social dialogue by the eye of Turkey employers, based on open sources, we will try to uncover.