Devletler, sahip oldukları gücü; siyasi irade, stratejik planlama, askeri kapasite, ekonomik kapasite, nüfus ve coğrafya gibi birçok kaynaktan sağlamakta olup bunlar arasında askeri kapasite, tarih boyunca üzerinde en çok durulan konu olmuştur. Askeri olanaklarla gücün eşdeğer tutulması, devletlerin de bu doğrultuda hareket edip güçlü ordu ve silahlara sahip olma çabası içinde olmalarına neden olmuştur. Bu güç, savaş zamanlarında meydanlarda aktif olarak kullanılarak, barış zamanlarında ise, sergilenen tatbikatlar ve askeri törenlerle ortaya konulmuştur. Her zaman tören niteliği taşımayan, kimi zaman da eğitim maksadıyla yapılan bu tip gösteriler, devletin gücünü ortaya koyduğu gibi askerin ve halkın moralinin de yükselmesini sağlamaktadır.
Klasik dönemde güçlü bir askeri teşkilata sahip olan Osmanlı Devleti’nde de örneklerine rastlanan bu tür gösterilerin tarihi, daha eski dönemlere uzanmaktadır. Ortaçağda çeşitli devletler tarafından benzer şekillerde uygulanan askeri gösteriler, başlangıçta eğitim ve idman özelliği taşımış, bu özelliğini devam ettirmekle birlikte zaman içerisinde gösteri şeklini almıştır. Çeşitli silahların farklı şekillerde, ferdi ya da ikili gruplar hâlinde kullanımını konu alan, döneminde silah oyunu/oyunları şeklinde tanımlanan bu gösteriler, çeşitli risalelere konu olmuş ve kendine özgü bir literatüre sahip olmuştur.
Türk-İslam coğrafyasında bu sahada kaleme alınan eserler, temelde furûsiyye ve silahşorluk ile savaşta önemli bir unsur olan atın bakımı, hastalıkları ve tedavileri üzerinde durmuştur. Bilhassa Memluklar devrinde kaleme alınan eserler, furûsiyye eğitimi alanında geniş bilgiler içermektedir. Bu durum, Memluk Devleti’nde belli bir sistem ve disiplin içinde eğitim veren askerî okullarda furûsiyyenin önemli bir yere sahip olmasından kaynaklanmış olabilir. Zira furûsiyye geleneği, Memluk toplumunda fevkalade önemli bir husus idi. Memluk emirinin ya da sultanının faziletleri sayılırken furûsiyyedeki yeteneğinden bahsedilirdi. Hatta bu, sultan olmanın şartları arasında sayılırdı.
Osmanlılar, kendilerinden önceki Türk-İslam devletleri tarafından hazırlanmış olan silahşorluk literatürünün varisi olmuş ve bu alanda yeni eserler telif etmiştir. Bu eserlerin bir kısmı tez ya da kitap olarak yayınlanmıştır. Bu çalışmada da, söz konusu literatür arasında yer alan, anonim bir silahşorluk risalesinin tanıtımı yapılarak transkripsiyonuna yer verilecektir.
States derive their power from various sources such as political will, strategic planning, military capacity, economic strength, population, and geography. Among these, military capacity has historically been the most emphasized. The equation of power with military capability has led states to pursue the establishment of strong armies and the acquisition of advanced weaponry. This power was manifested actively on the battlefield during wartime, while in times of peace it was demonstrated through military exercises and ceremonial displays. These demonstrations—sometimes ceremonial in nature, sometimes organized for training purposes—not only reflected the strength of the state but also served to boost the morale of both the army and the populace.
In the Ottoman Empire, which possessed a strong military organization during the classical period, such demonstrations can also be observed, although their origins date back to much earlier times. In the Middle Ages, various states conducted similar military displays, which initially served as exercises and training activities. While maintaining their instructional function, these displays gradually evolved into performances. These exhibitions, which involved the use of different types of weapons either individually or in pairs and were referred to in their time as weapon games, became the subject of various treatises and developed their own distinct literature.
Within the Turkic-Islamic world, works written in this field primarily focused on furūsiyya and swordsmanship, as well as on the care, diseases, and treatments of horses—an essential element in warfare. In particular, works produced during the Mamluk period contained extensive information regarding furūsiyya training. This may be attributed to the significant place furūsiyya held in the Mamluk military schools, which provided systematic and disciplined instruction. Indeed, the furūsiyya tradition occupied an exceptionally important position in Mamluk society. When the virtues of a Mamluk emir or sultan were enumerated, his skill in furūsiyya was always mentioned, and it was even regarded as one of the prerequisites for attaining the sultanate.
The Ottomans inherited the literature on swordsmanship produced by earlier Turkic-Islamic states and authored new works in this field. Some of these works have been published as theses or books. This study will introduce and present the transcription of an anonymous treatise on swordsmanship, which constitutes part of this rich literary tradition.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | General Turkish History (Other) |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Publication Date | March 1, 2016 |
| Published in Issue | Year 2013 Volume: 34 Issue: 38 |
Please click here to access the archive of past issues of our journal.
Article submissions to our journal are made through the Publication Tracking System.