In her book, The Human Condition, Hannah Arendt explores the interconnected nature of the concepts of freedom, action, and the political. However, the theme of ‘the social’ remains one of the most perplexing aspects throughout the book. After presenting an exegesis of the second chapter of the book where Arendt discussed rise of the social predominantly, this article will try to evaluate different meanings of the social by incorporating eminent Arendt critics Hanna Fenichel Pitkin and Seyla Benhabib. The present article defends that Pitkin’s idea that linked rise of the social to the denial of human agency and Benhabib’s analysis of the social as sociability best expressed the meaning of the social in terms of showing both the destruction it caused and the possibility it held to construct an alternative public sphere and re-invent politics.
Hannah Arendt, İnsanlık Durumu adlı eserinde, özgürlük, aksiyon ve siyasal kavramlarının birbiriyle ilişkili doğasını tahlil eder. Ancak ‘toplumsal’ kavramı kitaptaki en karmaşık temalardan biri olarak belirir. Bu makalede, ilk olarak Arendt’in kitabında toplumsalın ortaya çıkışını anlattığı ikinci bölüm üzerinde durulduktan sonra, ünlü Arendt yorumcuları Hanna Fenichel Pitkin ve Seyla Benhabib’in Arendtçi ‘toplumsal’a dair farklı yorumları değerlendirilecektir. Burada, Pitkin’in toplumsalın ortaya çıkışını insan iradesinin yadsınmasıyla irtibatlandırmasının ve Benhabib’in toplumsalı sosyallik olarak yorumlamasının, toplumsalın getirdiği yıkım ve alternatif bir kamusallık oluşturma/siyasalı yeniden keşfetme ihtimalini sunması bakımından toplumsalın en doğru yorumu olduğu savunulmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 3 Issue: 2 |