İslâm hukukunda meşru yollarla elde edilen mallar dokunulmazdır. Kişi, haksız bir saldırı karşısında malını koruma hakkına sahip olduğu gibi devlet de vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu noktada devletin öncelikli görevi suçun oluşumunu önlemektir. Alınan tedbirlere rağmen suç önlenememişse cezalandırma yoluna gidilecektir. İslâm hukukunda hırsızlığın cezası kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. Ancak bu yaptırımlar daha çok bireysel hırsızlıklarla ilgilidir. Bireysel hırsızlıkların yanında birden fazla kişinin ortaklaşa olarak hırsızlık yaptıkları hatta günümüz şartlarında hırsızlıkların daha çok bu şekilde yapıldığı görülmektedir. Bunun en önemli sebeplerinden biri ortaklaşa yapılan hırsızlıkların, suçun daha kararlılıkla ve sonuç alma bakımından daha az riskle işlenmesini mümkün kılmasıdır. Tek fâilli hırsızlıklarda fâilin tespit edilmesi ve gerekli yaptırımın uygulanması pek güçlük arz etmemektedir. Ortaklaşa işlenen hırsızlıklarda ise fâillerin cezai sorumluluklarının belirlenmesi oldukça zordur. Zira ortaklaşa hırsızlık yapanların her birinin fiili diğerlerinden farklı olabildiği gibi cezai ehliyet durumları da farklılık gösterebilmektedir. Örneğin ortaklaşa hırsızlıklarda suç ortağının mübâşereten (doğrudan) veya tesebbüben (dolaylı) iştirâki cezanın niteliğine etki edecektir. Aynı şekilde eylemi gerçekleştirenler arasında ceza ehliyeti olmayanların bulunması her bir fâile aynı cezanın verilmesini imkânsız kılacaktır. Tüm bu durumlar ortaklaşa işlenen hırsızlıkları tek kişinin yaptığı hırsızlıklara nazaran oldukça karmaşık hale getirmektedir. Klasik İslâm hukukçuları bu karmaşık durumu meseleci (kazuistik) bir yöntemle ele alarak çözüme kavuşturmaya çalışmışlardır. Sonraki dönem eserlerde ise konu daha sistematik bir hale getirilerek suç ortaklarının cezai ehliyet durumları, mağdurla olan akrabalıkları ve suça iştirâk dereceleri ceza takdirinde temele alınmıştır.
In Islamic law, property acquired through legitimate means is inviolable. As a person has the right to protect his property in the face of an unjust attack, the state is also obliged to ensure the safety of life and property of it’s citizens. At this point, the primary duty of the state is to prevent the occurrence of crime. If the crime could not be prevent despite the measures taken, punishment will be applied. In Islamic law, the punishment for theft is fixed with the Book, Sunnah and ijma. However, these sanctions are more related to individual theft. In addition to individual thefts, it is seen that more than one person steals jointly and even in today’s conditions, theft is mostly done in this way. One of the most important reasons for his is that joint thefts make it possible to commit the crime with more determination and less risk in terms of getting results. It is not difficult to identify the perpetrator and apply the necessary sannctions in single perpetrator thefts. It is very difficult to determine the criminal responsibilities of the perpetrators in the thefts committed jointly. Because, as each of those who steal jointly may differ from the others, their criminal capacity may also differ. For example, in joint thefts, the direct or indirect participation of the accomplice will affect the nature of the punishment. Likewise, the presence of those who do not have criminal capacity among the perpetrators will make it impossible to impose the same punishment on each perpetrator. All these situations make joint thefts more complicated than the thefts committed by a single person. Classical Islamic jurists tried to resolve this complex situation by handling it with a casuistic method. In the works of the following period, the subject was made more systematic and the criminal liability status of the accomplices, their relatives with the victim and the degree of their involvement in crime were taken as a basis in criminal judgment.
Islamic Law Crime Penalty Penalty Reduction Theft Direct Participation Indirect Participation
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Submission Date | September 30, 2020 |
Acceptance Date | November 5, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 18 |
Bozok University Journal of Faculty of Theology (BOZIFDER) is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-Non-Derivatives 4.0 International Licence (CC BY NC ND).