Enerji arzı ve enerji güvenliği günümüz devletleri açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, 2000’li yıllarda Doğu Akdeniz bölgesinde önemli miktarda enerji kaynağının var olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte yaşanan gelişmeler analiz edilmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, tüm adayı temsil ettiği iddiasıyla bölge ülkeleri ile münhasır ekonomik bölge antlaşmaları gerçekleştirmiş ve sözde münhasır ekonomik olarak ifade edilen bölgelerde bazı enerji şirketleri ile hidrokarbon kaynaklarının araştırılması antlaşmalarını imzalamıştır. Bu gelişmeler üzerine Türkiye bu girişimin uluslararası hukuka aykırılığını vurgularken söz konusu bölgede GKRY adına yapılan çalışmaları engelleme girişimlerinde bulunmuştur. Ayrıca KKTC ile Türkiye arasında yapılan antlaşmalar ile iki devlet arasındaki münhasır ekonomik bölge tespit edilmiş ve TPAO anlaşma sağlanan bölgede hidrokarbon kaynaklarını arama ve çıkarma çalışmalarına başlamıştır. Kıbrıs sorununun kalıcı bir şekilde çözüme ulaştırılması durumunda, konunun tüm taraflarının kazançlı çıkabileceği hidrokarbon kaynakları, bölgedeki gerilim artmasına sebep olmuş ve bir güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. GKRY konuyu uluslararasılaştırarak, Türkiye’nin çalışmalarını engellemesini önlemeye çalışmaktadır. Dolayısıyla, bu çalışmada bazı uluslararası ve bölgesel aktörlerin konuya yaklaşımları incelenmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 15, 2016 |
Submission Date | September 15, 2015 |
Acceptance Date | February 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 8 Issue: 15 |