Even
though during the time of Jahiliyya and in the first-years periods of Islam, a
complex of Arabic language state of affairs is a well known fact among
linguists, but not having enough arguments of extent (dimension) of this
complex, there is no compatible set-up (or attitude) between them. A priori,
life in hermitic conditions of mainly independent Arabic tribes constrains us
not to accept a total uniformity of Arabic language structure in a period
before Islam. However, living conditions improvement, in Makkah, the city which
functioned as a religious, politic and mart (trade centre) after that, with
interference of various tribes it can be assumed a formation of common Arabic
language. This language has maturated after arrival of the Holy Qur’an.
In
VII. and VIII. century, with the beginning of Islamic captivating (conquering),
Arabic language has extended out of Arabic peninsula. Arabs that lived as a
minority in most of the captive places, of course, didn’t succeed in defending
their language from adverse influences of foreign languages. A rift between
literary and colloquial Arabic language has started to rise since then, during
Abasids and so on, with debilitation of central ascendancy and subservience to
other communities, it has become more and more expressed.
During
colonization in Arabic countries, French and English languages have had a major
impact on Arabic language. Today, a parallel use of literary and colloquial
Arabic language, in sociolinguistics is expressed by term diglossia.
Standard Arabic Language (fushâ literary language) Colloquial Arabic (ammiyyah) Common (Coinē) Arabic Diglossia
Câhiliye
devrinde mevcut olan ve İslam’ın ilk yıllarında da varlığını sürdüren Arap
dilindeki lehçe çokluğundan kaynaklanan dilsel karmaşıklık, dilbilimciler
arasında kabul edilen bir gerçek ise de delillerin azlığı sebebiyle bu
karmaşıklığın boyutu konusunda tek ve üzerinde uzlaşılmış bir görüş yoktur. Her
halükârda, çöl şartlarında müstakil kabilelerce sürdürülen yaşam, bizi
İslam’dan önce Arap dilinin tamamen homojen bir yapıya sahip olmadığını
düşünmeye zorlar. Ancak yaşam şartlarının düzelmesiyle beraber, Câhiliye
döneminde dinî, siyasî ve ticarî bir merkez konumuna gelen Mekke’de, birçok
kabilenin karışıp kaynaşması neticesinde ortak bir dilin oluştuğu
düşünülebilir. Bu ortak dil, Kur’ân’la birlikte kemale ermiştir.
Milâdî
VII. ve VIII. yüzyıllarda gerçekleşen fetihlerle birlikte Arap dili, Arap
yarımadasının dışına taşmış ve fethedilen yeni yerlerde genelde azınlık olarak
yaşayan Araplar, dillerini diğer dillerin tesirinden korumakta zorlanmışlardır.
O zamandan beri büyümeye başlayan edebî dil ile halk dili arasındaki uçurum,
Abbâsî döneminde ve sonrasında, merkezî otoritenin zayıflaması ve yönetimin
yabancıların eline geçmesiyle daha da belirgin hale gelmiştir.
Arap
ülkelerindeki kolonyalizm zamanında da (XIX. yy. ve sonrası) Arap dili, Fransızca ve İngilizce’den çokça
etkilenmiştir. Bugün birbirinden oldukça farklı olan edebî dil ile halk dilinin
Arap ülkelerindeki paralel kullanımı, sosyolinguistikte “diglossia” terimiyle
karşılanmaktadır.
Standart Arap dili (fushâ edebî dil) Halk Arapçası (ammîce) Ortak Arapça Diglossia
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Haziran 2018 |
Kabul Tarihi | 30 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 1 |