Genel olarak ülkemizde yaşadığımız gelişmeler göz önüne alındığında, ‘Öğretmen Eğitimi’ konusu, şimdiye kadar yapılanları değerlendirme ve yapılacaklara ışık tutma açısından güncel bir önem taşımakta. Bu alandaki gelişmeler bazı ortak özellikler taşıyor. Bu özelliklerden ilki Türkiye’nin öğretmen eğitimi alanında köklü bir tarihe sahip olması. İkinci olarak, yapılan bazı uygulamaların kendimize özgü modellerden çıktığı ve genelde bu modellerin uygulanmaya kondukları zaman dilimlerinde, tahminlerin aksine batı ülkelerinin önünde olduğu. Üçüncü özellik ise toplumsal mutabakata varamadığımız zamanlarda eski uygulamaların sonuçlarını değerlendirmeden, yeni uygulamalara geçmemiz ve bu geçişlerin bilimsel temellere göre değil, esen politik rüzgârlara göre gerçekleşmesi. Son olarak ise, karar vermede çözümsüzlüklerle karşılaştığımızda, kendimize ait olmayan modelleri, kendi kaynaklarımız ve gereksinimlerimizi göz önünde bulundurmadan batıdan ithal ettiğimizde yaşadığımız sorunlar. Bunları belgelerle göstermek, umarım değişim sürecinde olduğumuz şu dönemde vereceğimiz kararların bilimsel veriler ışığında alınmasına yardımcı olur. Zira alınan politik kararlar, eğer bilimin epistemolojik düzeyiyle bağdaşmıyorsa, duvara çarpar. Öğretmen eğitimi tarihinde özgün modellerimiz olduğu gibi, bilimsel temeli zayıf taklit heveslerimizle oluşturduklarımız veya toplumsal mutabakat eksikliği nedeniyle çözümsüzlüklerle karşılaştığımızda, ithal etme sonucu oluşan uyumsuzluklarla duvara çarptığımız modeller de olmuştur. Bunlara beraberce bir göz atalım.
Genel olarak ülkemizde yaşadığımız gelişmeler göz önüne alındığında, ‘Öğretmen Eğitimi’ konusu, şimdiye kadar yapılanları değerlendirme ve yapılacaklara ışık tutma açısından güncel bir önem taşımakta. Bu alandaki gelişmeler bazı ortak özellikler taşıyor. Bu özelliklerden ilki Türkiye’nin öğretmen eğitimi alanında köklü bir tarihe sahip olması. İkinci olarak, yapılan bazı uygulamaların kendimize özgü modellerden çıktığı ve genelde bu modellerin uygulanmaya kondukları zaman dilimlerinde, tahminlerin aksine batı ülkelerinin önünde olduğu. Üçüncü özellik ise toplumsal mutabakata varamadığımız zamanlarda eski uygulamaların sonuçlarını değerlendirmeden, yeni uygulamalara geçmemiz ve bu geçişlerin bilimsel temellere göre değil, esen politik rüzgârlara göre gerçekleşmesi. Son olarak ise, karar vermede çözümsüzlüklerle karşılaştığımızda, kendimize ait olmayan modelleri, kendi kaynaklarımız ve gereksinimlerimizi göz önünde bulundurmadan batıdan ithal ettiğimizde yaşadığımız sorunlar. Bunları belgelerle göstermek, umarım değişim sürecinde olduğumuz şu dönemde vereceğimiz kararların bilimsel veriler ışığında alınmasına yardımcı olur. Zira alınan politik kararlar, eğer bilimin epistemolojik düzeyiyle bağdaşmıyorsa, duvara çarpar. Öğretmen eğitimi tarihinde özgün modellerimiz olduğu gibi, bilimsel temeli zayıf taklit heveslerimizle oluşturduklarımız veya toplumsal mutabakat eksikliği nedeniyle çözümsüzlüklerle karşılaştığımızda, ithal etme sonucu oluşan uyumsuzluklarla duvara çarptığımız modeller de olmuştur. Bunlara beraberce bir göz atalım.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Original Articles |
Authors | |
Publication Date | September 3, 2015 |
Published in Issue | Year 2010 Volume: 27 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.