First published in 1852, Wilkie Collins’s sensation novel Basil offers a very fascinating portrayal of anima projection through the story of an aristocratic young man against the backdrop of Victorian England. The protagonist of the novel falls head over heels in love with a mysterious dark lady called Margaret after a chance encounter on an omnibus. Following a hasty marriage with strange conditions, he spends a whole year in her company – neglecting his own family – until he discovers that he was deceived by Margaret who had been having an affair with her father’s clerk Mannion. This article argues that the intensity of the connection Basil feels for Margaret can be attributed to what the Swiss psychiatrist C.G. Jung called anima projection. Jung defined the archetype of the anima as the feminine element in a man and suggested that it was knowable only through projections that contained our own psychic contents. When we project our anima or animus on to a person, our perception of that person is fundamentally altered. As Basil’s case aptly illustrates, when the anima is projected, it is almost impossible to recognize it in us since it appears outside of us, embodied in another human being. Drawing on insights from Jungian psychoanalysis, this article will examine the archetype of the anima and the phenomenon of anima projection in Wilkie Collins’s Basil.
İlk kez 1852’de yayınlanan Wilkie Collins’in sansasyon romanı Basil, Viktorya Dönemi İngiltere’sinin arka planında aristokrat bir genç adamın hikayesi aracılığıyla, anima projeksiyonunun çok etkileyici bir tasvirini sunar. Romanın başkahramanı, bir omnibüste tesadüfen karşılaştıktan sonra Margaret adında gizemli, esmer bir kadına sırılsıklam aşık olur. Tuhaf koşullarla alelacele yapılan bir evliliğin ardından, kendi ailesini ihmal ederek, tam bir yılını onun yanında geçirir, ta ki babasının katibi Mannion’la ilişkisi olan Margaret tarafından aldatıldığını öğrenene kadar. Bu makale, Basil’in Margaret’a karşı hissettiği bağın şiddetinin İsviçreli psikiyatrist C.G. Jung’un anima projeksiyonu adını verdiği olguyla açıklanabileceğini öne sürmektedir. Jung, anima arketipini bir erkekteki dişil unsur olarak tanımladı ve bunun yalnızca kendi psişik içeriklerimizi içeren yansıtmalar yoluyla bilinebileceğini öne sürdü. Animamızı ve animusumuzu bir kişiye yansıttığımızda, o kişiye dair algımız temelden değişir. Basil’in yaşadıklarının da gösterdiği gibi, anima yansıtıldığında onu kendi içimizde tanımak neredeyse imkansızdır çünkü bizim dışımızda, başka bir insanda vücut bularak ortaya çıkar. Jungçu psikanalizden elde edilen bilgilerden yararlanan bu makale, Wilkie Collins’in Basil isimli eserindeki anima arketipini ve anima yansıtma olgusunu incelemektedir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | British and Irish Language, Literature and Culture |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | January 22, 2024 |
Publication Date | January 28, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: Special Issue: Wilkie Collins |
Çankaya University Journal of Humanities and Social Sciences
Genel Yayın Yönetmeni, Öğretmenler Caddesi No.14, 06530, Balgat, Ankara.
İletişim | Communication: e-mail: mkirca@gmail.com | mkirca@cankaya.edu.tr
Website: http://cujhss.cankaya.edu.tr/about-the-journal/
Basım | Printed and bound by Teknoart Digital Ofset Reklamcılık Matbaacılık İth. İhr.
San. ve Tic. Ltd. Şti. Cevizlidere Mahallesi 1288 Sokak No.1/1 Çankaya, Ankara, Turkey
Çankaya University Journal of Humanities and Social Sciences Dergisi ulusal ve uluslararası
araştırma ve derleme makalelerini yayımlayan uluslararası süreli bir yayındır. Yılda iki
kez yayımlanır (Haziran ve Aralık). Derginin yayın dili İngilizcedir.
Basım | Printed in Ankara
CUJHSS, ISSN 1309-6761
cujhss.cankaya.edu.tr