İnsanoğlu var olduğundan beri ölüm olgusunu içsel bir süreçten geçirerek ona farklı anlamlar yükler. Bu
anlamlandırma kimi zaman edebî bir dille aksettirilir. Kaybedilenin ardından yakılan ağıtların ve bunun mersiye
şeklinde yansımalarının ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı ve manzum bir şekilde anlamlandırıldığına dair çeşitli
görüşler öne sürülmektedir. Araştırmacıların büyük çoğunluğu ilk mersiyenin Hz. Âdem’in, oğlu Hâbil için
söylediği şiirden mütevellit olduğu konusunda hemfikirdir; ancak konuyu klasik Türk edebiyatında ilk defa
tartışmaya açan Kemalpaşazâde ortak görüşlerin aksini ileri sürmekte; mersiyenin Hz. Âdem’e aidiyetini pek çok
kriter üzerinden (köken, belagat, mana, gramer) tartışmaya açmaktadır. O, mersiyenin Hz. Âdem’e ait olup
olmadığını nesnel değerlendirmiş, mezkûr konuyla ilgili tespitlerini bilimsel kaynakları referans alarak
paylaşmıştır. Üzerinde inceleme yapılan eser müellifi İbn Kemal olarak bilinen Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi,
Mehmed Asım Bey Koleksiyonu 34 Ma 706/4 numarada kayıtlıdır. Eserin ismi Risaletü fî-mersiyeti Âdem liİbnihi Hâbil olarak geçmektedir. Eserin bilinen üç nüshası daha mevcuttur. Osmanlı Devleti’nde şeyhülislamlık
gibi bir makama kadar erişen Kemalpaşazâde’nin aynı zamanda seçkin ve yetkin bir dilci, fakih, müfessir olduğu
bu eserinden anlaşılmaktadır. Hz. Âdem’e isnat edilen beyitleri ele alan İbn Kemal, bunları irab, ikvâ, mantık,
kusur, melhun ve kafiye açısından incelemiş, mersiyenin tarihsel sürecine değinmiştir. O, bilimsel anlayışını net
olarak ortaya koymuş, şiiri tenkitsel yaklaşımla ele almıştır. İlk mersiyenin “Hâbil” ile ilgili olmadığını delillere
dayandırarak açıklamıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 2 |