1970’li yıllardan itibaren sosyal refah devleti uygulamalarının terk edilmesi ve işçi-işveren-devlet arasındaki konsensüsün ekonomi-politik olarak dönüşmesiyle birlikte yoksulluk ve işsizlik oranlarında ciddi artışlar yaşanmıştır. Akışkan küresel sermayeye ucuz işgücü sağlayan neoliberal politikalar, emeğin feminizasyonuna ve kadın yoksulluğunun derinleşmesine yol açmıştır. Bu kaotik çerçevede kadınların karşı karşıya kaldıkları ekonomik ve sosyal sorunlara yönelik farklı kalkınma yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Kadınların girişimci statüsünde istihdama dâhil olmasına yönelik geliştirilen ulusal ve uluslararası düzeydeki programlarda güçlendirme yaklaşımı ön planda yer almaya başlamıştır. Bu noktada güçlendirme yaklaşımı ile girişimcilik olgusu arasında bir kesişimsellik oluşmuştur. Öte yandan ataerkil kapitalist sisteme içkin olan toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde eril bir anlam atfedilen girişimcilik, kadın yoksulluğunun önlenmesinde bir sosyal politika aracı olarak görülmüştür. Ancak kadınların piyasalardan kaynaklanan risklere karşı sorumluluk alarak kendi hesabına çalışmaları veya işveren olabilmeleri, bütünsel ve kapsayıcı bir sosyal politika uygulamasından ziyade bireysel/geçici/tikel bir çözüm niteliğinde görülebilir. Güçlendirme olgusu bağlamında bu çözümler kadınları bireysel düzeyde özgürleştirebilse de ataerkil kapitalizmin yapısal koşullarının yeniden üretiminin engellenmesi mümkün görünmemektedir. Oysakikadınların toplumsal özgürleşmesi, sosyal refah devleti uygulamalarıyla toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin bütünleşeceği bir sosyal politika yaklaşımı üzerinden gerçekleştirilebilir. Bu çalışmanın amacı da, emek sürecinde toplumsal cinsiyet, güçlendirme ve girişimcilik ilişkiselliğini ilgili literatürden hareketle kesişimsel bir perspektifle analiz etmektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 2 Issue: 73 |