İnsan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde, Avrupa Birliği düzenlemelerinde ve ulusal anayasal düzenlemelerde, kimi zaman “yasa önünde eşitlik” başlığı altında, ayrımcılık yasağını da içeren bir yaklaşımla ele alınan eşitlik, “ulusalüstü” sözleşmeler temelinde ve insan haklarından eylemli olarak yararlanma bağlamında yorumlanması ve uygulanması gereken “evrensel” ve “üstün” bir ilkedir. “Ayrımcılık yasaklı eşitlik ilkesi” ise, özellikle insan haklarından somut ve eylemli olarak yararlanma bağlamında, eşitlik ilkesi ile ayrımcılık yasağının ülkemiz yazınında üzerinde durulmayan bir özelliliğini“bölünmezliği”ni vurgulamaya yöneliktir. Aynı gerçeğin “olumlu” ve olumsuz” yönlerini anlattığı için, eşitlik ve ayrımcılık yasağı, “insan onuru” olarak tanımlanan özündeki etik değer gibi, bölünmez bir bütün oluşturur. Bu özellik, ister birinci kuşak olarak tanımlanan kişisel ve siyasal haklardan, ister ikinci kuşak olarak tanımlanan ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan eylemli/olgusal yararlanma söz konusu olduğunda, daha açık biçimde kendini gösterir. Başka bir deyişle eşitlik, salt “biçimsel” eşitlik olmanın ötesinde bir anlam taşır; aynı zamanda, “olgusal” eşitlik olarak da anlaşılmak ve uygulanmak gerekir. Oysa, gerek anayasa ve iş hukuku öğretilerinde ve gerekse, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yüksek yargı yerlerinin kararlarında, onaylayarak “ulusalüstü” hukuksal değer kazandırılan ve “doğrudan” uygulanması gereken insan hakları sözleşmelerine ve yetkili denetim organlarının kararlarına aykırı biçimde, “biçimsel eşitlik” yaklaşımı benimsenmektedir. Eşitlik ilkesinin; ayrımcılık yasaklı boyutuyla, “hukuk devleti” ilkesinin yanı sıra, aynı zamanda “sosyal devlet” ilkesi ile de doğrudan bağlantısının bulunduğu ve amacının, tüm hak öznelerinin, etkin ve işlevsel sosyal devleti gerçekleştirmenin “onsuz olmaz” araçlarından olan sosyal haklardan uygulamada somut olarak yararlanmalarını sağlamak olduğu göz ardı edilmektedir. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin yerleşiklik kazanan hukuksal düzenlemelerle sınırlı “biçimsel eşitlikçi” görüşü, bir yandan Anayasa’nın sosyal devlet ilkesini ve sosyal hakları işlevsizleştiricidir, öte yandan da ulusalüstü sözleşmeler ve denetim organlarının kararlarıyla bağdaşmaz. Yine, bireysel ve toplu iş ilişkileriyle ilgili yasalarda yer alan “ayrımcılık yasaklı eşit davranma ilkesi”ne aykırı düzenlemeler konusunda, çalışma hukuku öğretisinde yaygın biçimde savunulan görüşler de eleştiriye açıktır
Eşitlik ilkesi eşit davranma ilkesi ayrımcılık yasağı uluslararası sözleşme ve içtihatlarda ayrımcılık yasağı Anayasa Mahkemesi ve eşitlik
Equity which is also approached with an understanding includes prohibition of discrimination -sometimes under the heading of “eguity before the law”- in the international conventions, EU regulations and national constitutions on human rights, is a “universal” and “superior” principle which should be interpreted and implemented in the context of active benefit from the human rights on the basis of supranational conventions. The principle of equity with prohibited discrimination on the other hand is for stressing the “indivisibility” of the principle of equity and prohibition of discrimination -seen negligible in our literary works- in the context of active and concrete benefitting from the human rights Equity and prohibition of discrimination for they denote the “positive” and “negative” parts of the same reality, constitutes an indivisible totality like human dignity. This feature lay bare itself both in the context of active/ factual benefitting from first generational individual and political rights and second generational economic, social and cultural rights. In other words, equity goes beyond its pure “formal” meaning and should at the same time be interpreted and practised as “factual” equity. However in constitutional disciplines and in labour law and also in the judgements of Constitutional Court and of other high courts what is accepted is the “formal equity” which is against human rights conventions through recognition which gain “supranational” legal value and should be directly applied. It is ommitted that there is a direct connetion between the principle of equity with its dimension of prohibited discrimination both with the “rule of law” and the rule of” social state” and the aim of this principle is to provide to all subjects of right concretely benefited from the social rights in practice which are indispensable for realizing an effective and functional social state. Especially the “formalist egalitarian” approach of the Constitutional Court on the one hand dysfunctioning the social rights and the principle of social state; on the other hand, incompatible with the supranational conventions and decisions of the supervisory organs. Again the views are open to criticism in the doctrine of labour law about the regulations against principle of equity with prohibited discrimination in the individual and collective labour relations legislation.
Principle of equity to act in equity prohibition of discrimination (-in international conventions and case-law) Constitutional Court and equity
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Volume: 2 Issue: 25 |
muratozverister@gmail.com
dergicalismavetoplum@gmail.com
www.calismatoplum.org