The subject of this article is to analyze the problem of evil, one of humanity's ancient dilemma, within the framework of the neoclassical theism of Charles Hartshorne, one of the most important philosophers of the twentieth century. The problem of evil is of course not a new problem. What is important and continues to provoke new perspectives and insights in the face of such an old problem. Unlike the explanations that many philosophers and theologians have offered on this problem throughout history, what excites us about Hartshorne is that he lived in a time very close to our own and that he approaches the problem from a very different perspective. Hartshorne is a philosopher who has attracted a lot of attention with his work on metaphysics and philosophy of religion. Despite Hartshorne's critique, remain significant and worthy of discussion ideas have aspects that can be criticized, it is an indisputable fact that they are worthy of being emphasized and discussed. Having lived a long life, Hartshorne's ideas were the subject of discussion while he was still alive, and they are still being discussed twenty-four years after his death, and academic articles and theses continue to be written on his ideas. Although Hartshorne was interested in many topics, his special interest was in God and God's relationship with the universe. His questioning on this issue made him one of the main representatives of one of the most influential movements in twentieth-century philosophy of religion, known as process theology, a majör movement in twentieth-century philosophy of religion or process theism. What makes Hartshorne, one of the most important figures of recent philosophy of religion, important is the new metaphysical explanation he brought to the relationship between God and the universe in a century when science was at its peak. This explanation basically argues that God and the universe are engaged in a dynamic and mutually enriching interaction, and that God is immanent in and somehow dependent on the universe. The main criticism of process philosophy against traditional explanations of evil concerns God's power. Process philosophy does not accept the idea that God exercises meticulous control over all processes in the world. Evil, in this framework, emerges from the incompatibility between beings, the conflict of purposes, and the freedom of beings to reject the possibilities offered to them. The imperative of free decision-making and social solidarity is the ground on which both good and evil rest. In this respect, it is out of the question to completely eradicate the evil that exists in the world. Although Hartshorne accepts the idea of a God worthy of worship, as a result of his process metaphysical thought and the problem of evil, he had to reject God's unlimited power. In Hartshorne's conception of God in process theology, God's omniscience is thought to empathize with the universe and the beings in it. God is conceived as a being who shares in the pain and happiness of the beings he created in the universe. According to process theism, both God and human beings are free in their choices. The idea that both actions and events are unpredictably determined is not accepted in this theology. God has provided various possibilities for the world, and every event that occurs takes place according to the specific circumstances within these possibilities. In other words, the world is not deterministic, and human beings exercise genuine freedom. Consequently, God cannot be seen as the direct cause of evil.
Philosophy of Religion Charles Hartshorne Neoclassical Theism Problem of Evil Process Theism Teodise.
Öz
Makalemizin konusu insanlığın kadim sorunlarından biri olan kötülük sorununu yirminci yüzyılın önemli filozoflarından biri olan Charles Hartshorne’un neoklasik teizmi çerçevesinde ele almaktır. Kötülük problemi elbette yeni bir problem değildir. Önemli olan ve aradığımız şey ise böylesine eski bir problem karşısında yeni bir şey duymak ya da söylemektir. Tarih boyunca birçok filozof ve teoloğun bu probleme dair ortaya koydukları açıklamalardan farklı olarak Hartshorne’un bizi heyecanlandıran tarafı hem zamanımıza çok yakın bir zamanda yaşaması hem de meseleye oldukça farklı bir bakış açısı ile bakmasıdır. Hartshorne metafizik ve din felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarla oldukça dikkat çekmiş bir filozoftur. Süreç teizmi çerçevesinde ortaya koyduğu farklı Tanrı tasavvuru ile âlemdeki kötülüğü uzlaştırmaya çalışan Hartshorne’un söyledikleri eleştirebilecek yönlere sahip olsa da üzerinde durulmaya ve konuşulmaya değer olduğu kanaatindeyiz. Hartshorne’un fikirleri daha hayatta iken tartışma konusu olmuştur ve günümüzde düşünceleri üzerine makaleler, tezler yazılmaya devam etmektedir. Hartshorne birçok konuyla ilgilense de onun özel ilgisi Tanrı ve Tanrı’nın âlemle olan ilişkisine yönelik olmuştur. Onun bu konudaki sorgulamaları onu yirminci yüzyıl din felsefesinde en etkili akımlardan biri olan süreç teolojisi ya da süreç teizmi olarak bilinen akımın başlıca temsilcilerinden biri yapmıştır. Hartshorne’u önemli kılan şeylerin başında bilimin zirvede olduğu yüzyılda Tanrı-âlem ilişkisine getirdiği yeni metafizik açıklamadır. Bu açıklama temelde Tanrı ve âlemin dinamik ve karşılıklı olarak zenginleşen bir ilişki içinde olduğunu, Tanrı’nın âleme içkin ve bir şekilde bağımlı olduğunu savunur. Kötülük konusunda süreç felsefesinin geleneksel açıklamalara karşı temel eleştirisi, Tanrı’nın kudreti ile ilgilidir. Süreç felsefesi Tanrı’nın dünyadaki bütün süreçleri ayrıntıları ile kontrol ettiği görüşünü kabul etmez. Kötülük reel olup varlıklar arasındaki uyumsuzluktan, amaç çatışmasından ve varlıkların kendilerine sunulan imkânları reddetme özgürlüğüne sâhip olmalarından kaynaklanmaktadır. Özgür olarak karar verme ve sosyal dayanışma zorunluluğu hem iyiliğin hem de kötülüğün dayandığı zemindir. Bu bakımdan, âlemde var olan kötülüğün bütünüyle ortadan kaldırılması söz konusu olamaz. Hartshorne, ibadete layık bir Tanrı tasavvurunu kabul etse de sahip olduğu süreç metafiziği düşüncesi ve kötülük probleminin bir sonucu olarak, Tanrı'nın sınırsız gücünü reddetmek durumunda kalmıştır. Hartshorne'nun sahip olduğu süreç teolojisinin Tanrı tasavvurunda Tanrı’nın her şeyi bilmesi âlemle ve içindeki varlıklarla empati kurması olarak düşünülmüştür. Tanrı âlemde yarattığı varlıkların acılarına ve mutluluklarına ortak olan bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Süreç teizmine göre hem Tanrı hem de insan seçimlerinde özgür varlıklardır. Hem ortaya çıkacak eylemlerin hem de olayların öngörülemez bir şekilde belirlendiği fikri bu teolojide kabul görmemiştir. Tanrı dünya için çeşitli olasılıklar sunmuş ve ortaya çıkan her olay bu olasılıkların kendi içindeki özel durumlara göre gerçekleşmektedir. Yani âlemde determinizm yoktur ve insan özgürdür. Bu özgürlük sayesinde Tanrı âlemde ortaya çıkan kötülüğün nedeni olarak görülemez.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 20, 2024 |
Submission Date | August 13, 2024 |
Acceptance Date | October 17, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 67 |