Abstract
Günümüzde, inkârcılık probleminin ve
onun dışında “ridde”ye/İslâm dininden çıkmaya
götüren batıl düşüncelerin yayılmasının yanı
sıra, İslâm cemiyetinde küfür lafızlarının
çokça kullanılır olmasından dolayı -geçmiş
zamanlara nispetle- Müslüman bir kimse dinini
terk etme durumuyla daha çok karşı karşıya
bulunmaktadır. Bu sebeple, “İslâm Dininden
Çıkmanın Evlenme Akdine Etkisi” konusu
-özellikle asrımızda- çok önemli bir konudur.
Bilindiği üzere ridde olayı genel olarak kişinin
akitlerine tesir eder. Evlenme akdi de üzerinde
riddenin etkili olduğu en önemli akitlerden
biridir. Öyle ki: Bu olay kendisinden önce
tamamlanmamış evlenme akdinin kuruluşunu
engeller; daha önce yapılmış olanını da bâtıl
kılar. Bu durum, riddenin evlenme akdine en
başta gelen etkisidir ve bu makalenin ele alıp
incelediği konudur. Ancak riddenin evlenme
akdine etkisi; sadece mürtedin evlenme akdinin
câiz olmayışından ve mevcut akdinin bâtıl
sayılarak eşiyle ayrılmalarının gerekli oluşundan
ibaret değildir. Aksine ridde olayı, çoğu bu
makalede incelenen birçok meseleye de şamildir.
Bu çerçevede makalede şu sorulara da cevaplar
aranmıştır: Ridde sebebiyle eşlerin ayrılma
vakti, bu olayın meydana geldiği an mıdır yoksa
kadının iddetinin tamamlandığı zaman mı?
Ridde sebebiyle ayrılık, bir talâk mıdır yoksa
fesih mi? Ridde sebebiyle ayrıldıktan sonra
mehir ve nafakanın hükmü ve kocanın eşine
ödemesi gereken mehir ve nafaka miktarı nedir?
Ayrıca bu makalede, mürtedin talâk ve ric‘atinin
hükmünün araştırılması da hedeflenmiştir.