çerisinde yaşadığımız çağda, küreselleşmenin bir sonucu olarak çoğulculuk olgusunun
önceki zamanlara göre daha fazla gündemde olduğuna tanıklık etmekteyiz. Kültürel
anlamda devletlerarası sınırların belirsizleşmesi, çok uluslu devletlerin ortaya çıkması
gibi pek çok sebep; insanlar, dinler ve kültürler arasındaki diyaloğun hem yeniden
tanımlanması hem de kurgulanması üzerinde düşünme ihtiyacını doğurmuştur. Geride
bıraktığımız yüzyılın sonralarında, pek çok sebebe dayandırılabilecek etkileşimler
sonucunda Avrupa’da farklı dinlere mensup bireyler bir arada yaşamaya başlamıştır.
Günümüze gelindiğinde artık azınlık olarak tabir edilemeyecek kadar yerli olan bu
unsurların, bir taraftan inançlarının ve değerlerinin tanınması diğer taraftan temel
haklarından mahrum kalmamaları adına gayretler sarf edildiği gözlemlenmektedir. Zira
artık birlikte yaşamak ya da birlikte var olmak kaçınılmaz bir durum haline gelmiştir ve
uzlaşmanın, huzur ve barış içinde yaşamanın bir yolu bulunmalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Book Review and Criticism |
Authors | |
Publication Date | July 3, 2019 |
Submission Date | May 10, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 30 Issue: 1 |