Yunus Emre’nin (ö. 720/1320 [?]) şiiri üzerinde dilciler ve edebiyat tarihçileriyle başlayan bilimsel çalışmalar son zamanlarda artan bir ilgiyle tasavvuf akademisyenleriyle de devam etmektedir. Yunus Emre’nin tarihsel şahsiyeti hakkındaki bilgilerin menkıbeler ile örülmüş olması “gerçeklik” arayışını tezyif eden en önemli nedenlerden birisidir. Hakkında anlatılan ilk hikâye tasavvuf tarihinin en tanınmış menkıbelerinden birisini teşkil etmiş, buğday ve himmet şeklinde ortaya çıkan ikilem dünyevilik ile uhreviliği anlatan en nefis sembollerden birisi olmuştur. Hayat hikâyesindeki bu belirsizlik kadar onun şiiri ve eserleri üzerinde de belirsizlik ortaya çıkmış, önemli bir kısmına kendisinin katkı sağlamış olduğu anonim anlatımın içinde bireysel varlığı fark edilemez hale gelmiştir. Yunus’un “Yüz bini birdir dervişlerin, araya ağyar gerekmez” dediği gibi, Yunus bütün dervişler cemaatinin parçası sayılarak özgünlüğü dikkate alınmamıştır. Buna mukabil Yunus bir umum isim haline gelerek birçok şairin özendiği ve taklit ettiği, hatta ismini kullandığı başat isim olmuştur. Bir düşünür veya şair üzerinde çalışma yapmak onun düşünceye neyi kattığını hesaba katarak bireysel yaratıcılığını keşfetmeyi iktiza eder, en azından böyle bir amaç olmalıdır. Bu makalede Yunus’un bir düşünce geleneği dâhilindeki yerini, onun düşüncesini şekillendiren tasavvufun Yunus’a hangi temel özelliklerle ulaştığı ve bunun Yunus’u nasıl etkilediği üzerinden Yunus’un düşünce tarihindeki yerini tespit etmekle ilgili bir araştırma amaçlanmıştır. Bunun için Yunus’u etkileyen tasavvufun din bilimleri içindeki büyük itirazını hesaba katarak Tanrı-şeriat, Peygamber-hadis, ahlak-ibadet ve yükümlü insan ile insan-ı kâmil gibi ana kavramlar üzerinden takibi yapılmıştır. Yunus’un ezelî insan telakkisine özel bir yer ayırarak onun düşüncesinin en önemli kısmının burası olduğu tespit edilmiştir.
This article discusses how Yūnus Emre handled the main ideas of Ṣūfism and created a new language to express these ideas as well as how he interpreted the idea of the primordial nature of humans. Academic research on the poetry of Yūnus Emre (d. 720/1320?), which began with linguists and literary historians, has recently expanded with growing interest in the field of Ṣūfism. However, one of the reasons why the search for “reality” is weakened is because information about the historic figure of Yūnus Emre is entwined with legends. The first story told and written about him has made him one of the most popular legends of Ṣūfi history, and the dilemma between grain and spiritual power (himmat) has become the most brilliant symbol of the spiritual and temporal world that we live in. Hence, like the ambiguity of his life story, his poetry and works have been indefinite, and his identity becomes undiscernible in an anonymous narrative, most of which contributed by himself. Thus, as Yūnus says “one hundred thousand dervishes are the same, no ‘other’ steps in.” Yūnus has been considered part of the Ṣūfi community; hence, his authenticity is not questioned. However, he has become a dominant public figure that many poets aspired to become and imitate his works, including signing his name on their works. Studying a thinker or a poet requires exploring their creativity by regarding what they have contributed to the thought, which is the basis for this study. This article determines where Yūnus stands in the history of thought by analyzing his place within the tradition, how Ṣūfism, which shaped his thinking reached him, and how it affected him. Therefore, to achieve the aforementioned, this article while considering the objection raised by Ṣūfis toward the religious sciences, analyses concepts such as God-law, Prophet-tradition, morality-worship, and obliged man-perfect man. Simultaneously, it pays special emphasis on Yūnus Emre’s idea of primordial man, concluding that it is the most important point of his thinking.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | November 24, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Special Issue ‘Yunus Emre’ |