The Jewish people have led a nomadic life from the moment they appeared on the stage of history. The Jews who settled in the Canaan region (Palestine), created a Jerusalem-centered kingdom in a process that continued throughout the period of the Judges and Kings. The division of their kingdom, the destruction of the Temple, and the exile of the Jews increased their longing to return. Eastern Europe had Jewish settlements that played an important role in relieving this longing, even if just a little. That is why this place has begun to constitute an important place with the modern period. The most important country in this regard is undoubtedly Poland, due to this place being depicted as a holy place and paradise for the Jews and the period between the 15th-18th centuries being accepted as a golden age. The main factor underlying this depiction is the autonomy they were granted. The Jewish autonomy that operated between 1581-1764 differentiated Polish Jews by serving as a prototype as well as being a right granted by Christians. This autonomous structure was gradual at the local, regional, and national levels, and affected all areas of life. With nearly 200 years of autonomy, Poland has hosted the majority of the world’s Jews. For this reason, the main objective of this study is to reveal the position Polish Jews occupy historically and the level of rights and freedoms that had been granted to them.
Eastern Europe Poland Judaism Kahal Council of the Four Countries autonomy Rabbinate rights and privileges
Yahudiler tarih sahnesine çıktıkları andan itibaren göçebe bir hayat sürmüşlerdir. Kenan bölgesine (Filistin) yerleşen Yahudiler, Hâkimler ve Krallar dönemiyle devam eden süreçte Kudüs merkezli bir krallığı ortaya çıkartmıştır. Krallığının bölünmesi, Mabed’in yıkılması ve Yahudilerin sürgün edilmesi dönüşe duyulan özlemi arttırmıştır. Doğu Avrupa’da bu özlemin az da olsa giderilmesinde önemli rol oynayan Yahudi yerleşim birimleri vardı. Bundan dolayıdır ki burası modern dönemle birlikte önemli bir yer teşkil etmeye başlamıştır. Bu noktada en önemli ülke hiç şüphesiz Polonya’dır. Çünkü burası, Yahudiler açısından kutsal bir yer ve cennet şeklinde tasvir edilmiş, 15-18. yüzyıl arası yaşanılan dönem de altın bir çağ olarak kabul edilmiştir. Bu tasvirin altında yatan ana etmen ise kendilerine tanınan özerkliktir. 1581-1764 yılları arasında faaliyet gösteren Yahudi özerkliği, Hıristyanlarca verilen bir hak olmasının yanında prototip olarak hizmet etmesiyle de Polonya Yahudilerini farklılaştırmıştır. Yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde kademeli bir yapıya sahip olan bu otonom yapı hayatın her alanına etki etmiştir. Polonya, yaklaşık 200 yıllık otonom yapısıyla dünya Yahudilerinin çoğunluğuna ev sahipliği yapmıştır. Bundan dolayı da Polonya Yahudilerinin işgal ettiği konum ve kendilerine tanınan hak ve özgürlüklerin hangi seviyelerde olduğunun ortaya konulması bu çalışmanın temel hedefi olarak belirlenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | April 12, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 33 Issue: 1 |