Sultan Vahideddin 3 Temmuz 1918’de Osmanlı tahtını devraldı. Şüphesiz ki
onun tahta geçtiği dönem Osmanlı Devleti’nin en zor dönemiydi. Mondros
Mütarekesi’nin 30 Ekim 1918 de imzalanması ve Osmanlı topraklarının işgalci
güçler tarafından zapt edilmeye başlanması, Enver, Cemal ve Talat Paşaların
ülkeyi terk etmesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 5 Kasım 1918’de kendini
feshetmesi, ardından imzalanan Sevr Anlaşması gibi birçok olay zincirinin ard
arda yaşandığı yeni bir dönem başladı. Bu dönemde artık yavaş yavaş İttihatçı
kadroların yerini yeni kadrolar devraldı. Sultan Vahideddin en güvendiği
kişileri devletin önemli yerlerinde görevlendirdi ve bunlarla çalışmak istedi.
Sadrazam olarak daha ziyade akrabalıkları olan Tevfik Paşa ve Damat Ferit Paşa
ile çalışmaya başladı. Tam da bu dönemde bütün yokluklara rağmen Anadolu’da
filizlenen Milli Mücadele hareketi ile halk kurtuluş çareleri aradı. En son
Osmanlı Sultanı olan Vahideddin’in 17 Kasım 1922 tarihinde can güvenliğinin
olmadığını söyleyerek sığındığı İngilizler tarafından Malta’ya götürüldüğü
bilinmektedir. Bir tarafta dış güçler
bir tarafta da halkı arasında kalan Sultan Vahideddin bu dönemde izlediği
politika nedeni ve Osmanlının son padişahı olması dolayısıyla hem çok merak
edilen hem de çok eleştirilen kimileri tarafından övülen kimileri tarafından
yerilen bir kişi olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Yaşanan bu
süreçte Sultan Vahdeddin’in tutumu, izlediği politikalar, Anadolu hareketine
bakış açısı, düşünceleri de hep merak konusuydu. Bu çalışma Milli Mücadele’de
Sultan Vahideddin’in tavrının ortaya konması ve birçok konulardaki görüşlerini
açıklaması açısından bu alanda yapılan çalışmalara katkı sağlayacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | DASED |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2019 |
Submission Date | April 9, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 3 Issue: 1 |