Batı’da
Roma Katolik Kilisesi’nin kendinden emin mağrur tutum ve davranışlarının zirve
yaptığı bu dönemlerde Doğu’da ise bir başka güç iyiden iyi kendisini belli
ederek Roma’nın dikkatini çekmiştir. Bu güç hem siyasi-askeri gücü, hem dini
anlayışıyla Roman Katolisizmin
birleşik bir Hıristiyan alemi; Christendom
oluşturma idealinin tam karşısında İslam fetih politikasıyla yer alan Osmanlı
İmparatorluğu’dur. Osmanlı İmparatorluğu 1453 yılında Doğu Roma
İmparatorluğu’nu ortadan kaldırarak Asya ve Avrupa toprakları arasındaki
irtibatı sağlamış kendisine yayılma alanı olarak Roma Katolik Kilisesi’nin
nüfuz alanlarını belirlemiş, bu amaçla Hıristiyan dünyaya karşı seferler
düzenlemiştir.
Askeri
seferlerle başlayan Divan ile Kutsal Taht arasındaki inişli çıkışlı
karşılıklı etkileşim zamanla yerini diplomasiye bırakmış ve her iki taraf da
kendi âli idealleri uğruna birbirlerine karşı temkinli yakınlık ve soğuklukla yaklaşarak
bir modus vivendi; birbirlerine bir
şekilde tahammül ederek bir arada yaşama becerisi oluşturmuş ve durumu idare
etmeye çalışmışlardır. Bu durum aynı zamanda, hemen her dönemin egemen
güçleriyle menfaatleri uğruna işbirliği yapmak konusunda maharetli olan
Papalığın Osmanlı imparatorluğu gibi büyük bir gücü göz ardı edemeyeceği
anlamına geldiği gibi Doğu Ortodoks Kilisesi’ni himayesi altına alan Osmanlı
veçhesinden de Avrupa’daki fetihlerini sürdürülebilmesi açısından önem arz
etmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Tanıtım Yazıları |
Authors | |
Publication Date | June 29, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 6 Issue: 11 |
Dergiabant is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).