Fiqh, which deals with the practical rulings of Islam, and the science of ḥadīth, which examines the narrations on which these rulings are based, are two fundamental and complementary disciplines. The proper functioning of these fields is crucial for ensuring that religious rulings are built upon solid foundations. Although the Qur'an and authentic ḥadīths are available, many fabricated narrations have emerged throughout history for various purposes; over time, these have been used to reinforce moral values or support certain juristic views. This study examines the authenticity of narrations, recorded in Ḥanafī jurisprudential and methodological works as well as in Sufi and ethical literature, which assert that one who abandons the Sunnah of the Prophet will be deprived of his intercession. The research reveals that these narrations are not found in authentic ḥadīth collections, are fabricated, and have been misinterpreted. Consequently, the claim that a person who neglects an emphasized Sunnah will be denied intercession is unfounded. This highlights once again the importance of grounding juristic rulings in reliable sources and carefully evaluating the authenticity of hadiths. In this context, it is clear that certain narrations found in the Ḥanafī literature need to be re-examined both in terms of their authenticity and their meaning.
Fıkıh, İslâm’ın amelî hükümlerini; hadis ilmi ise bu hükümlerin dayanağı olan rivayetleri inceleyen ve birbirini tamamlayan iki temel disiplindir. Bu alanların sağlıklı işlemesi, dinî hükümlerin sağlam temellere oturması açısından büyük önem taşır. Ancak Kur’an ve sahih hadisler mevcut olmasına rağmen, tarih boyunca, farklı amaçlarla birçok uydurma rivayet ortaya atılmış; zamanla ahlâkî değerleri güçlendirmek veya bazı fıkhî görüşleri desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Bu çalışma, Hanefî fıkıh ve usûl eserleri ile tasavvuf ve ahlâk kitaplarında yer alan Hz. Peygamber’in sünnetini terk eden kimsenin onun şefaatine erişemeyeceğine dair rivayetlerin sıhhatini incelemektedir. Yapılan araştırma sonucunda, bu rivayetlerin sahih hadis kaynaklarında bulunmadığı, uydurma olduğu ve yanlış anlamlandırıldığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, müekked sünneti terk eden kimsenin şefaate erişemeyeceği yönündeki iddianın dayanağının bulunmadığı ortaya konmuş; fıkhî hükümlerin güvenilir kaynaklara dayandırılmasının ve hadislerin sıhhat derecelerinin titizlikle değerlendirilmesinin önemi bir kez daha vurgulanmıştır. Bu bağlamda, Hanefî literatürde yer alan bazı rivayetlerin hem sıhhatleri hem de anlamları açısından yeniden gözden geçirilmesi gerektiği açıktır.
Teşekkürler
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Hadith |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Publication Date | November 30, 2025 |
| Submission Date | June 19, 2025 |
| Acceptance Date | September 29, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 13 Issue: 2 |
Dergiabant is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).