The Holy Quran is the ultimate guide for humanity. To benefit from its guidance, a proper understanding is
essential. Achieving this understanding requires knowledge of the Arabic language, its rhetoric, the Quranic usage of
words, and interpretative methodology. The multiple meanings of certain words can lead to varying interpretations of
Quranic verses. One such example is the sixteenth verse of Surah Isra, where differing interpretations arise from the
verb اَمَرْنَا and the noun مُتْرَف . In traditional Quranic interpretations, the verb اَمَرْنَا is often rendered as "we command,"
and the noun مُتْرَف as "spoiled rich people" or "notables." Accordingly, the verse is interpreted as: "When we want to
destroy a town, we command its spoiled rich people, and they rebel and sin, deserving punishment. We then destroy
the town and its inhabitants." This interpretation may imply that "Allah commands sin," which contradicts the Quranic
principle that Allah does not command fisq (rebellion or sin). Commentators suggest that Allah's command in this
context refers to "obedience." However, this interpretation raises questions, as it implies that Allah commands only a
select group (the spoiled rich), and the entire society is punished for their rebellion. Since Allah does not punish the
innocent or hold individuals accountable for others' sins, this interpretation seems problematic. Alternatively, if the
verb اَمَرْنَا is understood as "we multiply or allow them to increase," and the noun مُتْرَ ف as "those who are rebellious and
spoiled by wealth," the meaning becomes clearer. In this case, the verse would read: "When we want to destroy a town,
we allow its rebellious and spoiled people to multiply, and they rebel and sin, deserving punishment. We then destroy
the town and its inhabitants." This study explores the proper understanding of the verb اَمَرْنَا and the noun مُتْرَف in this
verse, focusing on their meanings in classical dictionaries and the Quran, their contextual usage, and their implications
for interpreting the verse.
Kur’ân-ı Kerîm, insanlık âleminin son rehberidir. Bu rehberden yararlanabilmek için onu doğru anlamak
gerekir. Doğru anlamak, Arap dilini ve belagatını, kelimelerin Kur’ân’daki kullanımını ve tefsir usulünü bilmekle
mümkün olur. Bazı kelimelerin çok anlamlı olması Kur’ân âyetlerinin farklı anlaşılabilmesine sebep olabilmektedir.
Kur’ân’ın farklı anlaşılabilen âyetlerinden biri de İsrâ sûresinin on altıncı âyetidir. Âyetin farklı anlaşılmasının sebebi
اَمَرْنَ ا fiili ve مُتْرَ ف ismidir. Kur’ân meâllerinde اَمَرْنَ ا fiiline genellikle “emrederiz”, مُتْرَف ismine “toplumun şımarık zenginleri”
ve “ileri gelenleri” anlamı verilmiştir. Buna göre âyetin meâli şöyle olur: “Biz bir beldeyi helâk etmek istediğimiz zaman
bu beldenin şımarık zenginlerine emrederiz ve onlar bu beldede isyan edip günah işlerler. Böylece onlar, cezalandırılmayı
hak ederler, biz de bu beldeyi yerle bir edip halkını helâk ederiz.” Böyle bir meâl, “Allah, fıskı emreder” şeklinde
anlaşılabilir. Hâlbuki Allah, fıskı yani inkâr ve isyanı emretmez. Bu sebeple müfessirler, Allah’ın emrettiği şeyin “itaat”
olduğunu zikretmişlerdir. Âyete verilen bu anlama göre Allah, hem bir toplumun sadece şımarık zenginlerine emretmiş,
hem toplumun tamamı, o toplumdaki şımarık zenginlerin isyanı sebebiyle helâk edilmiş olur. Hâlbuki Allah, hem suçsuz
yere, hem bir başkasının suçu sebebiyle kimseyi cezalandırmaz, hem de kullarına zerre kadar zulmetmez. Dolayısıyla
âyetteki اَمَرْنَا fiiline “emrederiz”, مُتْرَف ismine ise sadece “şımarık zenginleri veya ileri gelenleri” anlamının verilmesi
isabetli değildir. Bu fiile “çoğaltırız, çoğalmalarına imkân veririz”, مُتْرَ ف ismine ise “varlık içerisinde şımaran azgınları ve
isyankârları” anlamının verilmesi durumunda yanlış anlama ortada kalkar. Bu durumda ilgili âyetin meâli şu şekilde
olur: “Biz bir beldeyi helâk etmek istediğimiz zaman bu beldenin varlık içerisinde şımaran azgınlarının ve isyankârlarının
çoğalmalarına imkân veririz ve onlar bu beldede isyan edip günah işlerler. Böylece onlar, cezalandırılmayı hak ederler, biz
de bu beldeyi yerle bir edip halkını helâk ederiz.” Bu çalışmada söz konusu âyette geçen اَمَرْنَا kelimesinin ve مُتْرَف isminin
nasıl anlaşılması gerektiği ele alınmış, bu bağlamda önce sözlük ve Kur’ân’daki anlamı, sonra âyette geçen اَمَرْنَ ا
kelimesinin ve مُتْرَ ف isminin anlamı ve sonuçta âyetin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 24 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 6 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 22 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 4 Sayı: 8 |
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde 2021 yılından beri faaliyet gösteren uluslararası, bilimsel ve hakemli dergi.
Yılda iki sayı olarak (Haziran-Aralık) yayımlanır.
İletişim: erdem.ozturk@hbv.edu.tr & okan.uzunoz@hbv.edu.tr & dinveinsan@hbv.edu.tr
Din ve İnsan Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.