Fars dili ve edebiyatının en ünlü şairlerinden olan Sa‘dî-yi Şîrâzî, Şîrâz’da dünyaya gelmiş, ilköğrenimini bu şehirde yapmış, daha sonra Bağdat’a gitmiş ve Nizamiye Medresesi’nde çeşitli hocalardan dersler almıştır. Birçok şehir ve ülke gezmiş, birçok âlim ve fazıl şahsiyetlerle birlikte bulunmuş, Anadolu’ya gelmiş, Mevlâna ile de görüşmüştür.
Uzun süren seyahatlerinden sonra 654 (1256) veya 655 (1257) yı-lında Şîraz’a dönmüş, İran’ın Fars bölgesinin hâkimi Salgurlu Atabek Ebû Bekir b. Sa‘d b. Zengî’nin şehzadesi Sa‘d b. Ebû Bekir b. Sa‘d’ın yakınları arasına katılmıştır. Salgurlu hanedanı yıkılıp da Şiraz, 663’te (1264) Moğol hâkimiyeti altına girince hac ibadetini ifa etmek için Mekke’ye gitmiştir.
Mekke dönüşünde Tebriz’e uğramış; orada İlhanlı devlet adamı Alâeddin Atâ Melik Cüveynî ve kardeşi Şemseddin Cüveynî tarafından iyi karşılanmış; bu iki zatın aracılığıyla Moğol hükümdarı Abaka Han ile görüşmüş; adı geçen devlet adamları ve başka ileri gelenleri öven şiirler yazmış; hayatını irşatla ve halka hizmetle geçirmiştir.
Ömrünün son yıllarını Şîraz’da riyazet ve ibadetle geçiren Sa‘dî, 27 Zilhicce 691’de (9 Aralık 1292) vefat etmiştir.
Manzum ve mensur birçok eser kaleme alan şair, eserlerinde ayet ve hadislerden, atasözlerinden, hikâyelerden ve seyahatleri esnasında yaşamış, öğrenmiş ve tecrübe etmiş olduğu olaylardan ve sohbetlerden istifade ederek toplumun düşünce ve isteklerine tercüman olan eserler kaleme almıştır. Bostan’ında adalet, ihsan, aşk, tevazu, rıza, kanaat, terbiye, şükür, tövbe, münacat ve Gülistan’ında padişahların davranışla-rı, dervişlerin ahlâkı, kanaatin fazileti, susmanın faydaları, aşk ve genç-lik, güçsüzlük ve ihtiyarlık, terbiyenin etkisi ve sohbet adabı gibi konu-ları işlemiştir. Gazel, kaside, kıta, terciibent ve rubailerden oluşan diva-nında aşkı, âşığı, maşuku, şarabı ve tabiatı konu alan şiirler yazmış, Bos-tan ve Gülistan’da işlemiş olduğu konuları bunlarda da yer yer işlemiş, öğütler de vermiştir.
Şiirlerinde birçok devlet adamına methiyeler yazması yanında tevhit, münacat, naatlar da kaleme almış, bu şiirlerinde hulefâ-yi râşidin’i öven beyitlere veya şiirlere de yer vermiştir. Dört büyük halifeyi hiçbir ayrım gözetmeden övmüş, onları birbirinden ayrı görmemiş, onla-ra saygı ve sevgiyle yaklaşmış, yeri geldiğinde onları memduhlarına ve okuyucularına örnek vererek anlatmıştır.
Bu çalışmada Sa‘dî’nin hulefâ-yi râşidin yani dört büyük halife hakkındaki görüş ve düşünceleri, onlar hakkında kaleme aldığı şiirleri Türkçeye çevrilerek anlatılacaktır.
Sa'di-e Shirazi one of the most famous poets of Persian language and literature, was born in Şîrâz, completed his primary education in this city, then went to Baghdad and took lessons from various teachers at Nizamiye Madrasa. He visited many cities and countries, was with many scholars and noble figures, came to Anatolia and met with Mewlana.
After his long travels, he returned to Shiraz in 654 (1256) or 655 (1257) and met with Salgurlu Atabek Ebû Bakr b., the ruler of the Fars region of Iran. Sa'd b. Zengi's prince Sa'd b. Abu Bakr b. He joined Sa'd's relatives. When the Salgurlu dynasty collapsed and Shiraz came under Mongol rule in 663 (1264), he went to Mecca to perform the pilg-rimage.
On his way back to Mecca, he stopped by Tabriz; There he was well received by the Ilkhanid statesman Alâeddin Ata Melik Cüveynî and his brother Şemseddin Cüveynî; He met with the Mongolian ruler Abaka Khan through these two people; He wrote poems praising the mentioned statesmen and other notables; He spent his life providing guidance and serving the public.
Sa'dî, who spent the last years of his life in asceticism and wors-hip in Shiraz, died on 27 Dhu al-Hijjah 691 (9 December 1292).
The poet, who wrote many works in verse and prose, wrote works that translated the thoughts and wishes of the society by making use of verses and hadiths, proverbs, stories, and the events and conversations he lived, learned and experienced during his travels. In his Bostan, justi-ce, benevolence, love, humility, consent, contentment, discipline, grati-tude, repentance, supplication, and in his Gulistan, the behavior of sul-tans, the morality of dervishes, the virtue of contentment, the benefits of silence, love and youth, weakness and old age, He dealt with topics such as the effect of good manners and conversation etiquette. In his divan consisting of ghazals, odes, stanzas, terciibents and rubais, he wrote poems about love, the lover, the beloved, wine and nature, and in some places he dealt with the same subjects that he had covered in Bos-tan and Gulistan, and also gave advice.
In addition to writing praises to many statesmen in his poems, he also wrote tawhid, munacat and naats, and in these poems he also inclu-ded couplets or poems praising the caliph of the righteous religion. He praised the four great caliphs without any discrimination, did not see them as separate from each other, approached them with respect and love, and when necessary, explained them by giving examples to his praises and readers.
In this study, Sa'dî's views and thoughts about the four great caliphs, that is, the four great caliphs, and the poems he wrote about them will be explained by translating them into Turkish.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Persian Language, Literature and Culture |
Journal Section | Article |
Authors | |
Publication Date | September 17, 2024 |
Submission Date | July 16, 2024 |
Acceptance Date | September 10, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 21 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License