Husserl, founder of phenomenology, is one of the great philosophers
whose infl uence can still be felt and is still discussed today. In order to
observe the relationships between the object and the subject, not only did
he abolish the concept “return to things” but he also brought forward the
question of how phenomenons come into being. After Descartes, he, too
approached the subject of individualism and he prooved the orientation
property of consciousness by stating that the relationship between subject
and phenomenon is materialized through consciousness. Even though he
was in search of a certain synthesis, he played a direct or an indirect role
in the development of Existensialism by abstaining from transforming his
approaches into a system and by opening up new ways with his insistent
meticulousness in his analysises. He renewed the philosophy of the twentieth
century by reaching the fact that each consciousness is the consciousness
of something else
Görüngübilimciliğin (fenomenoloji) kurucusu Husserl, günümüzde etkisi devam eden ve halen tartışılan en büyük fi lozofl ardandır. Özneyle nesne arasındaki ilişkileri gözlemek amacıyla “şeylere dönüş” sloganını atıp, olguların nasıl meydana geldikleri sorusunu ön safhaya getirip, Descartes’ın ardından benlik gerçeğini yeniden ele alarak, öznenin olgularla olan ilişkisinin bilinç yoluyla olduğunu dile getirip bilincin yönelim özelliğini kanıtlamıştır. Belli bir sentez arayışında olmasına karşın sisteme çevirmekten kaçınarak analizlerindeki yaklaşımlarını inceliği ve ısrarlı titizliği ile yarattığı yeni yaklaşımlarla dolaylı ya da dolaysız Varoluşçuluk’un gelişiminde rol oynamıştır. Her bilincin bir şeyin bilinci olduğu gerçeğine ulaşarak XX. yüzyıl felsefesini katkılarıyla yenilemiştir
Diğer ID | JA76TB35DK |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2012 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 1 |