Martin Esslin emphasizes that ‘‘instead of being in suspense as to what will happen next, the spectators are, in the Theatre of the Absurd, put into suspense as to what the play may mean. This suspense continues even after the curtain has come down’’ (1960, p. 14). In accordance with Bertolt Brecht’s Verfremdung effects, alienating the audience from the characters and urging him/her to think, question and respond to the events or the dialogues taking place on stage, Pinter’s plays — with all the obscurity and uncertainty the characters are caught in — endow their audiences with more than enough tools to become subjects in the meaning-making process of his plays. No matter whether Pinter’s works are categorized as modernist through his transformation of the audience into subjects or just like more recently categorized as postmodernist in the works of Austin Quigley and Mireia Aragay (2009), what enables Pinter to be categorized as both is the obscurity of the language that he uses, and particularly in case of postmodernism, just like Fredric Jameson’s assertion of the “breakdown in the signifying chain” (1984, p.71), the broken correlation between the signified and signifiers in the dialogues that Pinter uses, creates the effect of ambiguity in his works. Pinter, in parallel to these definitions, states that ‘‘If I’m being explicit, I’m failing’’ (qtd in Knowles, 2009, p. 75). Considering how important the creation of ambiguity and uncertainty in Pinter’s plays is, this essay focuses on the creation process of the Theatre of the Absurd in Pinter’s Moonlight and Ashes to Ashes by examining the handwritten and type scripted manuscripts available in the Harold Pinter Archive at the British Library (UK).
Martin Esslin Absürt Tiyatro’nun izleyicisinin, bir sonraki adımda ne olacağını merak etmek yerine, oyunun ne anlama gelebileceği konusunda bir merak içinde bırakıldıklarını vurgular (1960, p. 14). Bertolt Brecht Verfremdung etkisi tekniğini kullanarak tiyatro izleyicisini sahnedeki karakterlere yabancılaştırıp, izleyicinin düşünmesi, sorgulaması ve sahnedeki diyalog ve olaylara tepki vermesi konusunda onları cesaretlendirir. Harold Pinter de oyunlarında, Brecht’in tekniği ile uyum içinde, karakterin içinde bulunduğu bilinmezlik ve belirsizlikler aracılığı ile izleyicisini oyuna anlam verme süreçlerinde özne kılar. Pinter ister izleyicisini anlam vermede özneye dönüştüren bir modernist olarak görülsün, isterse de son yıllarda Austin Quigley ve Mireia Aragay’in (2009) eserlerinde olduğu gibi bir postmodernist olarak sınıflandırılsın, Pinter’in her iki sınıfa girmesini sağlayan esas faktör, kullandığı dilde bilinmezlik unsurunu öne çıkarmasıdır. Özellikle postmodernizm alanında, Fredric Jameson’ın ileri sürdüğü ‘‘işaret zincirinde yaşanan kırılma’’ (1984, p.71) ile paralel olarak, Pinter’in yarattığı diyaloglarda ‘işaret eden’ ile ‘işaret edilen’ arasındaki ilişkinin yıkılması, oyunlarındaki belirsizlik etkisini artırır. Pinter’in ‘‘Eğer açık bir şekilde anlatıyorsam, başarısızımdır’’ (Knowles’da alıntılandı, 2009, p. 75) ifadesi de bu belirsizlik unsurunun bilinçli şekilde yaratıldığını destekler. Belirsizlik ve bilinmezlik unsurlarının Pinter’in oyunlarındaki önemi göz önüne alınarak, bu makale Londra’daki İngiliz Kütüphanesi’nin Pinter Arşivi’ndeki Ayışığı ve Küller Küllere oyunlarının el yazması ve müsveddelerini inceleyip Pinter’in eserlerinin yaratılış süreçlerinde Absürt Tiyatro’yu nasil oluşturduğuna ışık tutmayı amaçlar.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 20, 2023 |
Publication Date | December 25, 2023 |
Submission Date | April 26, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.