La "concentration ou la modification des demandes ou des moyens" est la règle procédurale civile selon laquelle les parties en raison de la "règle de l'unicité de l'instance" ne peuvent modifier ou émettre de nouveaux moyens ou prétentions au juge lors de la première instance. Eu égard un certain nombre d’exception à ce principe, cette règle de droit découle intrinsèquement du processus de la mise en état de l’action dont les parties ont la parfaîte maîtrise en matière de procédure civile. Si tel est le cas en matière de procédure cvile, l’applicabilité du même principe est source de débat dans le domaine du droit administratif et de la procédure administrative. La cause du litige est véritablement liée à l’article 20 du Code de procédure administrative incluant le principe de l'examen d'office des prétentions des parties et conformément à l’article 16/4 dudit code ces dernières ne sont pas autorisées à faire valoir leurs droits sur la base de la concentration des demandes ou des moyens" après les délais fixés par la loi. Selon notre avis comme en matière de procédure civile, cette disposition n’interdit nullement la concentration des demandes ou des moyens qu’il s’agisse de la modification de l’issue de la demande ou de la concentration de ses fondements, mais interdit la cocentration des prétentions ou la modification de la destinée finale quant à la demande. Toutefois, même sans cette disposition, on peut fort croire qu’on serait parvenu au même. İl est à noter qu’ en matière de procédure administrative les délais d’intenter une action sont d’office examiner par les juges et en cas de nos respect de ces mêmes délais, le demandeur est forclos et par conséquent toute concentration de moyens ou de demandes sera automatiquement considérées comme irrecevable sans qu’il y ai lieu à un quelconque examen du fond de la requête. Même si les demandes en question sont soumises lors des audiences et que certains sujets comme l’examen des preuves, les expertises et les analyses des experts,etc. soient liés à la procédure, cela ne changera en rien le résultat final. Cela est dû au fait que la loi contient déjà des dispositions spécifiques sur la durée et la manière dont les actions en justice sont engagées, y compris les actions en justice. Il serait donc plus précis et approprié de ne pas inclure une telle règle dans la loi. Corrélativement la loi régit les dispositions afférentes aux délais et à la procédure à suivre en vue de traiter les demandes en quest ion. Par voie de conséquence, l’inscription d’une telle disposition de manière claire et explicite dans le texte de loi aurait été plus judicieux plutôt que sans on inscription.
Procédure administrative contentieuese procédure en droit civil principe d’interdiction de la concentration ou modification des moyens et des demandes mise en état par les parties principe d’examen d’office
Medeni yargılama hukukunda uygulanan iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı uyarınca taraflar belli bir aşamadan sonra hâkimden hüküm altına almasını istedikleri talep sonucunu genişletip değiştiremeyecekleri gibi, bu taleplerini dayandırdıkları maddi vakıaları da değiştiremezler ve bunlara yenilerini ekleyemezler. Birtakım istisnaları bulunan bu kural, medeni yargılama hukukuna hâkim olan teksif ve taraflarca hazırlama ilkeleriyle tamamıyla uyumludur. Aynı kuralın idari yargılama hukukunda da uygulanıp uygulanmayacağı ise tartışmalıdır. Tartışmanın nedeni ise İdari Yargılama Usulü Kanunu (m. 20) ile hem resen inceleme ilkesinin benimsenmiş olması hem de “Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler” (m. 16/4) şeklinde bir kurala yer verilmiş olmasıdır. Kanaatimizce bu hüküm medeni yargılama hukukunda olduğu gibi yargılamanın belli bir aşamasından sonra hem talep sonucunun hem de bu talep sonucunun dayandırıldığı vakıaların genişletilmesi veya değiştirilmesini yasaklamamakta, yalnızca talep sonucunun genişletilmesi veya değiştirilmesini yasaklamaktadır. Çünkü resen inceleme yetkisi, uyuşmazlığa yol açan vakıaların tespiti ve incelenmesini de içermektedir. Hâkimin resen yaptığı bir işlemin taraflarca yapılmasının talep edilemeyeceğini iddia etmek ise anlamsızdır. Dolayısıyla idari yargılama hukukunda iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı, yalnızca talep sonucuyla sınırlı olup, yeni vakıaların ileri sürülmesine engel değildir. Fakat eklemek gerekir ki, aslında bu hüküm bulunmasaydı dahi aynı sonuca yine ulaşılabilirdi. Çünkü idari yargıda dava açma süreleri hak düşürücü nitelikte sayıldığından hâkim tarafından resen nazara alınmakta ve dolayısıyla sürenin geçmesinden sonra ileri sürülen maddi hukuka ilişkin her yeni talep bu sebeple zaten incelenmeksizin reddedilecektir. Söz konusu taleplerin, davanın duruşmalı olarak görülmesi, delil tespiti yapılması, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması vb. yargılama usulüne ilişkin hususlara dair olması da sonucu değiştirmez. Çünkü söz konusu talepler de dâhil olmak üzere genel olarak yargılama usulüne ilişkin taleplerin hangi süre zarfında ve ne şekilde ileri sürülebileceğine ilişkin özel hükümler Kanunda zaten mevcuttur. Dolayısıyla böyle bir kuralın Kanunda yer almasından ise almaması daha doğru ve yerinde olurdu.
İdari yargılama usulü medeni yargılama usulü iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı taraflarca hazırlama ilkesi
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Kamu Hukuku Bölümü |
Authors | |
Publication Date | December 23, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 24 Issue: 41 |