Ahmet Yesevi, şeyh olan babası vasıtasıyla küçük
yaştan itibaren tasavvuf terbiyesiyle yetişmiştir. İslami ilimleri de ikmâl
eden Ahmet Yesevi uzun yıllar sonra Yesi’ye dönmüştür. Kendisinde tecrübe
ettiği dönüşümü mânevi işaret sonucu kendi topraklarına taşımak istemiştir.
İlim ve hâl’in muhabbet seviyesine yükselmesi sonucu gönlünde tezâhür eden
hikmetleri Orta Asya bozkırların manen şenlenmesine vesile olmuştur. Oradaki
nefesten yayılan hikmetler Balkanlara kadar sürgün vermiş, kökleri bugüne değin
ayakta kalmıştır. Bu münbit yolun tahrip edilmemesi ve istismarcıların elinde
değersizleşmemesi için de onları niyetleriyle birlikte saf gönül ve zihinlere
ihbar etmiştir. Hikmetlerin ısrarla uyulması gereken bir mürşid-i kâmil
vurgusuyla birlikte ahir zamanda artacak sahte şeyhlere karşı uyarılarda
bulunur. İslam ve tasavvufun temel esaslarını bilmeyen, derdi dünya tamahı olan
sahte mürşidlerin özelliklerini anlatır. Onun hikmetleri, İslam’ı, ağırlıklı
şekilde tasavvufu yorum ile içselleştiren Türk toplulukları için uzun yıllardır
önemli bir mihenk olmuştur. Günümüzde de önemli telkinler olarak
değerlendirmeye alınması gereken hikmetleri bu çalışmanın konusu edinilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 20 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Düzce İlahiyat Dergisi, Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.