In this study, the historical and sociological bases
of the transformation of the social perception after the July 15th
coup attempt towards religious communities -which can be accepted as crucial
element of the Turkish civil society in its own authenticity- have been analyzed
in terms of the concept of “public sphere. In accordance with this purpose,
first of all the concept of community reviewed in terms of theoretical
discussions and its relations with the public sphere. The concept of
“destructive Gemeinschaft (community)” has been revisited as a useful term
especially in the context of the rising of Fetullahist (or Gulenist) Terrorist
Organization (FETO) in the public sphere. On the basis of the data derived from
the field studies on negatively changed perception towards religious
communities because of FETO, the social risks and the tendencies of the current
situation have been tried to be interpreted in terms of the continuing tensions
between the Westernist/secular and conservative modernization paradigms in the
public sphere. As a result, this study concludes that after the July 15th,
some potential risks of restriction of the religious communities from the
public sphere can bring about the moral relativism, “pluralist crisis of
meaning” and an uncontrolled integration into the global age/order especially
for the religious/conservative categories of the population depending on
increasing individualism.
Bu çalışmada, Türk
toplumuna özgü sivil toplumun önemli bir unsuru olarak kabul edilebilecek olan
dinî cemaatlerin, 15 Temmuz sonrasında toplumsal algı açısından geçirdiği
dönüşümün tarihsel ve sosyolojik temellerine ilişkin kamusal alan kavramı
etrafında bir analiz yapılmıştır. Bu amaçla öncelikle, cemaat kavramı kuramsal
tartışmalar açısından ele alınmış ve ardından kamusal alanla ilişkisi
bağlamında incelenmiştir. Richard Sennett’in “yıkıcı Gemeinschaft (cemaat)”
kavramı özellikle Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kamusal alanda örgütlenişi
konusunda kullanışlı bir kavram olarak değerlendirilmiştir. FETÖ üzerinden
diğer dinî cemaatlere tahvil edilen olumsuz algıya ilişkin saha çalışmalarından
elde edilen verilere dayanarak, söz konusu durumun Türk toplumu açısından
barındırdığı riskler ve yönelimler, kamusal alandaki Batıcı/seküler
modernleşmeci paradigma ile muhafazakâr modernleşmeci paradigma arasındaki
geçmişten günümüze süren gerilimler ekseninde anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
Sonuç olarak, dinî cemaatlerin kamusal alan konusunda 15 Temmuz sonrasında
yaşaması muhtemel bazı kısıtlanma risklerinin, özellikle dindar/muhafazakâr
kesimler açısından bireyleşmeye bağlı olarak ahlâki rölâtivizm, “çoğulcu anlam
krizi” ve küresel çağa/düzene denetimsiz bir entegrasyon sürecini beraberinde
getirdiği yönünde bir çıkarım yapılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Economics |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | May 31, 2019 |
Submission Date | January 22, 2019 |
Acceptance Date | April 17, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 9 Issue: 17 |
All works published in this journal are licensed under the Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) License.