Cinema appears before us as the most interesting narrative art of the 20th Century in
terms of its influence area and visualization. The consideration of cinema as a narrative art
makes it possible to use the Narrative Hypotheses used in the analyses of written works of art
be used for analyses in cinema as well. In this context, cinema films may be analyzed with
semiological methods just like novels and theater plays.
Semiology was first put forth by linguist Ferdinand de Saussure, and succeeded to
become a discipline used in different fields in time. Vladimir Propp, who investigated Russian
folk tales, formed a narration function based on the semiological methods of Saussure; and made Semiology become a discipline established on tales. Another linguist
AlgirdasJulienGreimas adopted Semiology to cinema by considering the works of Saussure
and Propp’s Narrative Function; and in this way, ensured that the narrations in cinema films
were interpreted.
In this study, Christopher Nolan’s, Batman-The Dark Knight, which did well at the
box offices all over the world in 2008, was analyzed according to actant method of Greimas,
and the narration in this film was investigated. In this context, answers for questions like how
the narration was established in this film, and how it was developed were sought in the study.
Sinema, gerek etki alanı gerek görselliği bakımından 20. yüzyılın en ilgi çekici anlatı
sanatı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sinemanın bir anlatı sanatı olarak görülmesi ve yazınsal
ürünlerin çözümlenmesinde kullanılan anlatı kuramlarının, sinemasal çözümlemelerde de
kullanılabilmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda sinema filmleri anlatı bakımından tıpkı
roman ve tiyatro eserleri gibi göstergebilimsel yöntemlerle çözümlenebilmektedir.
Göstergebilim, ilk olarak dilbilimci Ferdinand de Saussure tarafından ele alınmış ve
zamanla farklı alanlarda kullanılmaya başlanan bir disiplin olmayı başarmıştır. Rus halk
masallarını inceleyen Vladimir Propp, Saussure’nin göstergebilimsel yönteminden yola
çıkarak bir anlatı fonksiyonu oluşturmuş ve göstergebilimi masallar üzerinde kullanılan bir
disiplin haline getirmiştir. Bir başka dilbilimci Algirdas Julien Greimas ise Saussure’nin
çalışmaları ve Propp’un anlatı fonksiyonundan yola çıkarak göstergebilimi sinemaya
uyarlamış, bu sayede sinema filmlerinin sunduğu anlatıların yorumlanmasını sağlamıştır.
Bu çalışmada 2008 yılında dünyada en fazla gişe yapan, Christopher Nolan’ın,
Batman-“Kara Şövalye” (The Dark Knight) adlı filmi, Greimas’ın eyleyensel örnekçesine
göre çözümlenmiş ve anlatı durumu incelenmiştir. Bu bağlamda çalışmada bu filmdeki
anlatımın nasıl kurulduğu ve anlamın nasıl inşa edildiğiyle ilgili sorulara yanıt aranmaya
yoluna gidilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2017 |
Submission Date | December 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 7 Issue: 2 |