Hukuk, özgürlük alanını belirlemek adına insanın etrafına bir harita çizer. Kadınların hak ve özgürlük alanlarını düzenleyen bu haritalar birer kırpıntı halindedir. Burada, yargı kararlarında karşılaştığımız örneklerden hareket ederek günümüz ile geçmiş arasında pek büyük farklılıkların olmadığını, hukukun kadına bakışında hep cinsiyetçi bir özür olduğunu vurgulamak istiyoruz. Geçmiş uygarlıkların yasalarında kadına ilişkin düzenlemeler ile bu gün hukuk dilinde kullanılan bazı ifadelerin benzerliği; içinde yaşadığımız hukuk sisteminin kadına bakışını somutlaştırmaktadır. Bunlar içerisinde en bilineni “davalının kız çıkamaması” ifadesidir. Bu ifade, şüphesiz küçültücü ve kadın bedeni üzerindeki tahakkümü belirleyicidir. Yargıtayımız, zifaf gecesi bakire çıkmamayı kadında lazım gelen vasfın bulunmaması olarak değerlendirmiştir. Başka bir kararda; “…davalı (kadın) haklı bir nedenle haneye dönmediğini kanıtlayamamış, terkten birbuçuk yıl geçmiş, dövme hakaret etkisini kaybetmiştir (!)” yorumu ile kadınların maruz kaldığı şiddetin maddi ve manevi acısı zamansal olarak ölçülmüştür. Bu kararların derinlerinde -tıpkı Venüs heykeli gibi- dokunamayan ama dokunulabilen kadının dramı okunmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2009 |
Submission Date | March 1, 2009 |
Published in Issue | Year 2009 Volume: XIII Issue: 1-2 |