Devletin en önemli görevi birey hak ve özgürlüklerini korumaktır. Kendisi kurup geliştirdiği hukuksal kurumlarla devlet hem kendini sınırlamakta hem de özgürlükleri güvence altına almaktadır. Hukuk kurumları amacına uygun işletildiği sürece özgürlükler güvence altında kalırlar. Ancak, bazı durumlarda özgürlüklerin korunması konusunda hukuk kurumlarının aşılması olanaksız engeller oluşturmadığı kötü niyetli siyasi iktidarların bu kurumları işlemez hale getirerek, baskı rejimi kurabildikleri görülebilmektedir.
Hukuksal fren mekanizmalarına bağlı olma geleneği bulunmayan ve bu şekilde meşruluğunu yitiren siyasal iktidarların hukuk yoluyla siyasal sürecin dışına çıkartılmaması halinde ne olacağı tartışma konusu olmuştur. Bu tartışma bireylerin baskıya karşı direnme hakkı olup olmadığı değerlendirmesini yapmayı gerektirmektedir. Direnmenin bir hak olup olmadığının değerlendirilmesinin yanında pratikte nereye kadar gidebileceğinin ve meşruluğunun da irdelenmesi zorunludur. Bunun için her şeyden önce doktrindeki gelişimi incelemek uygun olur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2009 |
Submission Date | March 1, 2009 |
Published in Issue | Year 2009 Volume: XIII Issue: 1-2 |