Bazı yabancı hukuk sistemlerinde, özellikle Avrupa Birliğine üye ülkelerin çoğunda, son yıllarda yapılan değişikliklerle anonim şirketlerdeki büyük pay sahiplerine azınlığı ortaklıktan çıkarma hakkının tanınması, anonim ortaklıklar hukuku dogmatiğinde önemli bir değişimin sembolü olarak kabul edilebilir. Anonim şirketlere hakim olan ilkelerin başında gelen çoğunluk ilkesine göre, sermaye ve pay çoğunluğunu elinde bulunduran pay sahipleri, şirketin yönetilmesinde söz sahibi olmaktadırlar. Bundan dolayı sermaye ve oy çoğunluğunu elinde bulunduran ortaklarla azınlık pay sahipleri arasında doğabilecek çıkar çatışmalarına uzlaştırıcı bir yol bulunmaya çalışılmaktadır. Yabancı hukuk sistemlerinde olduğu gibi, Türk hukukunda da azınlığın çoğunluğa karşı korunması için önlemler alınmıştır. Buna karşılık azınlık pay sahiplerinin de sahip oldukları hakları kötüye kullanabilecekleri veya azınlığın şirketteki varlığının, özellikle şirketlerin yeniden yapılandırılması gibi önemli kararların alınması ve uygulanması aşamasında, hakim ortak için önemli sorunlara yol açabileceği gerçeği uzun yıllar göz ardı edilmiştir. Bu durumun fark edilmesi ve özellikle son yıllarda bilim çevrelerinde yürütülen tartışmaların sonucunda bazı ülkeler yasal düzenleme yaparak soruna çözüm bulma yoluna gittiler.
Hakim ortağın azınlık paylarını satın alarak azınlığı şirketten ihraç etmesini düzenleyen kurallar, Amerika ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde nispeten daha eski bir geçmişe sahip olmasına karşılık, Alman Hukuku’na 2002 yılında yürürlüğe giren “Aleni Teklifle İşletmenin Devralınması ve Kıymetli Evrak İktisabının Düzenlenmesine İlişkin Kanun” (Gesetz zur Regelung von Öffentlichen Angeboten zum Erwerb von Wertpapieren und Untemehmensübemahmen) ile girmiş oldu.
Azınlığın hakim ortak tarafından şirketten ihraç edilmesi, yürürlükte bulunan Ticaret Kanunu’na göre mümkün olmamasına karşın, TBMM’de yasalaşmayı bekleyen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı azınlığın iradesine bakmaksızın, onlara ait payların satın alınarak ortaklıktan çıkarılmalarını düzenlemektedir.
Büyük pay sahiplerinin azınlığı ortaklıktan çıkarması ile anlatılmak istenen; şirkette belli bir çoğunluğu elinde bulunduran ortağın, yasaların kendisine verdiği haktan yararlanarak azınlığı şirketin dışına itmesi, yani onun ortak olma statüsünü elinden almasıdır. Böylece, önceden sadece büyük paysahibi olan ortak, şirketteki bütün payları kendinde toplayarak, şirketi tek başına kontrol eden ortak konumuna gelmektedir.
Şahıs şirketlerinde geçerli olan; bir ortağın, şirketin devamını olanaksız kıldığı, çekilmez derecede güçleştiren davranışlarda bulunduğu, iflas ettiği için veya haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkarılması gibi düzenlemeler ile incelenmekte olan büyük paysahibinin azınlığı şirketten çıkarma hakkı arasındaki en temel fark, şahıs şirketlerinde şirketten çıkarılan ortağın buna genellikle kusurlu davranışıyla sebep olmasına karşın, hakim ortağın azınlığı şirketten ihraç etmesi durumunda, azınlıktaki pay sahibine yüklenebilecek bir kusurun bulunmamasıdır.
Büyük paysahibi mümkün olduğu kadar düşük bir tazminat karşılığı azınlığı şirketten çıkarıp bütün payların sahibi olma amacını taşırken, azınlıktaki pay sahibi öncelikle kendi rızası hilafına şirketten ihraç edilmemek, bunun gerçekleşmesine engel olamaması halinde ise, mümkün olduğu kadar yüksek ve payının gerçek değerine uygun bir tazminat almak isteyecektir. Büyük paysahibinin azınlığı şirketten ihraç etmesine olanak sağlayan ülkelerdeki kanun koyucular, iki tarafın da amaçlarına ulaşmasını sağlayacak kurallar koyarken, menfaatler arasındaki çelişkiyi iyi dengelemek ve özellikle büyük paysahibinin bu hakkını kötüye kullanmasına engel olmak için önlemler almaya çalıştıkları görülmektedir. Alman Hukuku’nda azınlığı şirketten çıkarmak için yaygın olarak kullanılan “squeeze out (herausquetschen-herausdraengen) ” deyimi doktrinde bazı yazarlar tarafından, kurumu tam olarak açıklamaktan uzak olduğu gerekçesiyle eleştirilmekte ve bu deyim yerine Amerikan Hukuku’nda sıkça kullanılan “freeze out (herausfrieren) ” teriminin kullanılması gerektiği görüşü ileri sürülmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2007 |
Submission Date | March 1, 2007 |
Published in Issue | Year 2007 Volume: XI Issue: 1-2 |