Sağlıklı ve düzenli bir şehirleşmenin en önemli unsurları arasında bulunan imar planları, planlı gelişme hedefi olan her ülkede olduğu gibi, çevrenin korunması, ekonomi, planlı kentleşme, sağlıklı altyapı hizmetleri sunma gibi gerekçelerle sık sık değiştirilirler. Ancak, binlerce konut, işyeri ve araziyi kapsayan bu değişiklikler karşısında, daha önce alınmış olan izin ve ruhsatlar ile başlanan ya da tamamlanması yakın olan inşaatların durumlarının ne olacağı sorunu ortaya çıkar. Mevcut durumları, yeni düzenlemeye tümüyle tabi tutmak, İdareye olan güveni sarsacağından insanları, geleceğe yönelik bir planları olmaksızın günübirlik bir hayat sürme eğilimine iter. Konu, “milli servetin” yok olması ya da kamu yönetimini ilgilendiren sonuçları dışında değerlendirilecek olursa, yapılan inşaatların yıkılması, hukuk güvenliği ve giderek hukuk devleti ilkesinin ihlali sonuçlarına neden olabilir. Bu durumda, imar planlarının değiştirilmesi halinde, kamu yararı ve hizmetin yürütülmesi engellenmeden, bireylerin optimal düzeyde korunmasının nasıl sağlanacağı sorusuna cevap aramak gerekir. Bu çalışmada, Danıştay’ın ilgili uyuşmazlıklarda sergilediği yaklaşıma kısaca değinildikten sonra, ABD Hukukunun ve İçtihadının geliştirdiği çözümlere yer verilecektir. Danıştay kararları aracılığıyla Türk hukukundaki çözümlere rahatlıkla ulaşılabileceği düşüncesiyle bu çalışmada, diğer bir hukuk sisteminin; ABD Hukukunun yaklaşımı üzerinde durulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2003 |
Submission Date | March 1, 2003 |
Published in Issue | Year 2003 Volume: VII Issue: 1-2 |