Discrimination against individuals with different orientations occurs when courts adopt a perspective that implies that those who do not identify as heterosexual are abnormal. Since marriage is a heterosexual legal relationship for the Turkish courts, the heteronormative dynamics rule the divorce. Protecting or supporting same-sex relationships has never been the goal of Turkish courts. Nonetheless, the court rulings constitute a form of rights violation, given that discrimination is expressly forbidden regarding Turkish legislation and causes compensation demands. Adultery is only one of the reflections of same-sex unions in the Turkish judication. Turkish courts are aware that decisions regarding adultery do not inevitably permit same-sex unions. Notwithstanding Türkiye is a secular state, the religious rules that a significant percentage of the population embraces cannot be disregarded when it comes to the administration of the judicial system. Nonetheless, the courts believe that they are acknowledging the possibility of same-sex relationships if they permit same-sex adultery. On the other hand, because of the fear of compensation, courts are beginning to adopt supposedly equal positions even in cases where they are sincerely unable to approve of same-sex unions, and some change their understandings case to case to avoid the accusation of discrimination, causing legal dualities.
Farklı yönelimlere sahip bireylere karşı ayrımcılık, mahkemelerin kendilerini heteroseksüel olarak tanımlamayanların normal olmadığı yönünde bir bakış açısını benimsemesiyle ortaya çıkar. Türk mahkemeleri için evlilik, heteroseksüel bir hukuki ilişkidir. Bu nedenle boşanmayı da heteronormatif dinamikler yönetir. Eşcinsel ilişkileri korumak veya desteklemek hiçbir zaman Türk mahkemelerinin hedefi olmamıştır; ancak ayrımcılığın mevzuat tarafından açıkça yasaklanması, mevcut mahkeme kararlarının bireysel tazminat taleplerine neden olmasına yol açmıştır. Zina, eşcinsel birlikteliklerin Türk yargısındaki yansımalarından yalnızca biridir. Türk mahkemeleri, zinaya ilişkin kararların geniş bir çerçevede değerlendirilmesinin doğrudan eşcinsel birlikteliklere izin verilmesi anlamına gelmediğini bilir; zira, Türkiye laik bir devlet olmasına rağmen, yargı sisteminin idaresi söz konusu olduğunda, nüfusun önemli bir kısmının benimsediği dini kurallar göz ardı edilememektedir. Bununla birlikte günümüzde mahkemeler, eşcinsel zinaya izin verdikleri takdirde eşcinsel ilişki olasılığını kabul etmiş olmaktan rahatsızlık duymalarına rağmen, tazminat yaptırımları nedeniyle sözde eşit pozisyonlar benimsemeye ve bakış açılarını değiştirmeye zorlanmaktadırlar.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Family Law, Law, Gender and Sexuality |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 24, 2024 |
Submission Date | August 21, 2024 |
Acceptance Date | November 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 28 Issue: 2 |