Abstract
Mehmet Âkif Ersoy’un Safahat adlı eseri Osmanlı topraklarının ve bütün İslâm coğrafyasının içinde bulunduğu siyasi ve sosyal durumu yansıtan bir “belgesel metin” niteliğiyle de dikkat çeker. Bu belgesel şiirde sadece görülenler değil duyulanlar da ayrı anlamlarla yüklüdür. Safahat’ta “duyulan sesler” şairin ruh ve fikir dünyası ile odağını yönelttiği coğrafyanın içinde bulunduğu hali yansıtan göstergelerdir. Duyulan sesler Safahat’ın geneline yayılmış niyeti, ana düşünceyi okura sezdirme işlevini yüklenmiştir. Çalışmada öncelikle Safahat’ın işitsel evreni belirlenmeye çalışılmış ardından şairin iç ve dış dünyasında duyduğu seslerle kurduğu imgeler çözümlenmiştir. Çalışmanın amacı, şairin dış dünyaya ait kişisel algılarla özellikle sesle kurduğu anlama ulaşmaktır. “Safahat’ta şairin dikkatinin yöneldiği sesler hangileridir?”, “Şair niçin bu seslere yönelmektedir?”, “Şairin duyduğu seslerin kaynağı neresidir?”, “Duyulan sesler hangi anlama gelir, okura ne söyler?” gibi sorular eşliğinde şairin temel meselelerini, duyulan ses unsuru açısından değerlendirmektir.