20. yüzyılda sosyal, kültürel, düşünsel ve bilimsel alanda yaşanan değişimler ve ilerlemeler dikkatleri bireye yöneltmiştir. Söz konusu değişim ve ilerlemeler, çevre-birey ilişkisi bağlamında birey aleyhinde trajik sonuçlar ortaya çıkardığı gibi birey olgusunun birçok açıdan önem kazanmasını da beraberinde getirir. Bu yeni durum, insanla yakın ilişkisinden dolayı edebî alanda da yansımasını bulur. Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı romanı bahsedilen konjonktürel durumla ilişkisi bağlamında Türk Edebiyatı açısından öncü bir romandır. Bu çalışmanın amacı, bu romanın, edebî bir metin olarak dayandığı dünya görüşünü hangi çerçevede yansıttığını ve yazarın bunu nasıl bir kurgusal yapıya dayandırdığını ortaya koyup değerlendirmektir. Romanda yazarın gerçekçilik ve romantizme dayalı sanatsal tavrının belirlediği kurgusal öğe, başkişi Raif’in yaşamı üzerinden ortaya konulmuştur. Çalışmada, savaşların ve toplumsal değişimlerin yol açtığı yozlaşmanın evrensel, ulusal ve bireysel boyuttaki etkilerine dikkat çekilmiştir. Ayrıca roman kurgusunda, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da ve Türkiye’de yaşanan değişimin bireyle ilişkili yansımaları üzerinde durulmuştur. Özellikle bir birey olarak Raif’in durumunun anlaşılması için Carl Gustav Jung’un geliştirdiği Analitik Psikoloji’nin bulgularından yararlanılmıştır. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’da yozlaşma karşısında bireyin savunmasız durumunu öncelemiş ve onun doğuştan getirdiği özelliklerin yozlaşan çevrede nasıl bir değişime uğradığını ortaya koymaya çalışmıştır.
In the 20th century, changes and advances in social, cultural, intellectual, and scientific fields have directed attention to the individual. These changes and advancements bring about tragic consequences against the individual in the context of the environment-individual relationship, as well as the fact that the individual gains importance in many respects. This new situation finds its reflection in the literary field due to its close relationship with human beings. Sabahattin Ali's novel, Madonna in a Fur Coat, is a pioneering novel for Turkish literature in the context of its relationship with the aforementioned conjunctural situation. The aim of this study is to reveal and evaluate the framework in which the novel, as a literary text, reflects the ideological view on which it is based and how the author bases it on a fictional structure. The fictional elements determined by the author's artistic attitude based on realism and romanticism are revealed through the life of the protagonist Raif. The study draws attention to the universal, national and individual effects of the corruption caused by wars and social changes. In addition, in the fiction of the novel, the reflections of the changes experienced by Germany and the newly established Republic (Turkey) after the First World War on the individual are emphasized. In particular, the findings of Analytical Psychology developed by Carl Gustav Jung were utilized to understand Raif's situation as an individual. In the Madonna in a Fur Coat, Sabahattin Ali prioritizes the vulnerability of the individual in the face of corruption and emphasizes the corruption of his innate characteristics.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies (Other) |
Journal Section | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Authors | |
Publication Date | March 26, 2024 |
Submission Date | December 29, 2023 |
Acceptance Date | March 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
DERGİPARK bünyesinde faaliyet gösteren Edebî Eleştiri Dergisi (Journal of Literary Criticism) hakemli ve bilimsel bir dergidir. Dergimiz, hem ulusal ölçekli TR DİZİN'de hem de uluslararası ölçekli MLA'da taranmaktadır.