Ruh Adam romanında birçok konuya değinen Atsız eserin ismine rağmen tasavvufu eleştirir. Bu makalenin konusu romandaki bu tasavvuf eleştirisi ve yazarın/kahramanın eleştirdiği tasavvufu değişik boyutuyla yaşaması üzerinedir. Romanın adından başlayan ruhla ilgili yaklaşım eserin bütününe yayılır. Tarihi Evrak Komisyonu’nda göreve başlayan Selim Pusat buradaki iş arkadaşlarının tasavvuf sebebiyle ona göre anlamsız bir huzur içinde olduğunu öğrenir. Daha önce hiç bilgisi olmayan tasavvuf konusuna merak salar. Yaptığı okumalarda Hallac-ı Mansur’un hikâyesi nedeniyle tasavvufun saçmalığına karar verir. Çünkü din naslar sayesinde kesin kurallara sahiptir ve dinin esası Tanrı’nın tek başına hâkimiyetidir. Hallac-ı Mansur’un kendini Tanrı olarak göstermesine tasavvufi söyleme aşina olmadığı için aşırı tepki gösterir. Ancak romanın ilerleyen bölümlerinde saçmalık olduğunu düşündüğü tasavvufa yakın bir hayat sürer. Bunu da içki ve yasak aşk nedeniyle yaşar. Selim Pusat bulunduğu anı özümseyemeyen, etrafındaki insanlardan tiksinen bir ruh hâleti içindedir. Onun için kurtuluş yolu tarihin gizemli sayfalarına dönmektir. Bu dönüş kendi içinde bir inisiyasyonu barındırması açısından dikkat çekmektedir. Dolayısıyla tasavvufu mantıklı ve tutarlı gerekçelerle reddeden birey aşk nedeniyle ruhi bir yolculuğa çıkar. Yaptığı yolculukta yaşadığı ruhsal deneyimle tam anlamıyla bir “Ruh Adam” olarak teşekkül eder. Öte yandan Ruh Adam Hallac-ı Mansur’un tasavvuf anlayışının dini saçmalaştıran boyutuna ve insanların tasavvuf sebebiyle etkisizleştirilmelerine bir tepki olarak değerlendirilmelidir. Çünkü sömürgeci mantık da İslam'ı bu noktadan vurmuştur. Selim Pusat’ın büyük mahkemede yaşadığı sorgu olayında kul kimliğiyle varlığı önemlidir. Bu noktada onun kendini Tanrı yerine koymayıp hesap vermesi insani bilincinin/kul bilincinin açık olduğu anlamına da gelmektedir. Atsız Türkçü bir yazar olarak tanımlanmasına karşılık bu romanda Türk tarihini sadece İslam öncesi tarih olarak tanımlamaz. İslami unsurları görmezlikten gelmez. Kendi tarihi serüvenini bir bütün olarak algılar ve İslam’ı asla dışlamaz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Authors | |
Publication Date | March 23, 2020 |
Submission Date | January 28, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |
DERGİPARK bünyesinde faaliyet gösteren Edebî Eleştiri Dergisi (Journal of Literary Criticism) hakemli ve bilimsel bir dergidir. Dergimiz, hem ulusal ölçekli TR DİZİN'de hem de uluslararası ölçekli MLA'da taranmaktadır.