Since ancient times, the relationship among language, culture and the mind constitutes one of the main areas of discussion and research aimed at understanding the dynamics of human society and existence. Linguist, Edward Sapir, and his student, Benjamin Lee Whorf, hypothesized that the language we speak could control much of the ways we think about the world around us, as well as our abilities and behavior. According to this hypothesis, language affects a person’s perception of reality and by extension, the way he or she views the world.
After this hypothesis was offered, purporting to explain the relationship between language and thought, some predictions were made in relation to it. One of them postulates that gender in language has a semantic role, and that implementation of gender is one of the ways in which languages differ. Like in most ideologies language is effective on gender ideology. In Turkish, gender norms in language is common and sexist ideology is being perpetuated through it. Turkish society has predetermined strict traditional male and female behaviors and roles and has made them central and permanent within its own culture through language. The language, which is a power tool, is in the hands of men, while women are forced to find themselves in this language and create an identity independent of men.
The marriage institution in a society is one of the places where gender can be observed saliently. In this thesis, how Turkish language affects the conceptual system of its speakers in terms of gender is investigated. In addition, this thesis attempts to demystify the relationship between language and gender within the Turkish marriage institution.
Dil, kültür ve düşünce arasındaki ilişki, antik çağlardan beri insan toplumunun ve varoluşunun dinamiklerini anlamayı amaç edinen temel tartışma ve araştırma alanlarından birini oluşturmaktadır. Edward Sapir ve öğrencisi Benjamin Lee Whorf, konuştuğumuz dilin yeteneklerimizin ve davranışlarımızın yanı sıra dünyaya dair düşünme biçimimizi büyük ölçüde etkileyebildiği görüşünü bir hipotez olarak yapılandırmışlardır. Bu hipoteze göre dil kişinin gerçeklik algısını ve buna bağlı olarak dünyayı görme biçimini etkiler.
Bu hipotezin dil ve düşünce arasındaki ilişkiyi açıklamak için sunulmasının ardından, onunla ilgili olarak bazı varsayımlar yapılmıştır. Bunlardan biri, dilde cinsiyetin anlamsal bir role sahip olduğunu ve cinsiyetin uygulanma şeklinin dillerin farklılık gösterdiği alanlardan biri olduğunu öne sürmektedir. Dil pek çok ideolojide olduğu gibi toplumsal cinsiyet ideolojisinde de etkilidir. Türkçede, dilde cinsiyet normları yaygındır ve cinsiyetçi ideoloji onun aracılığıyla sürdürülmektedir. Türk toplumu, katı geleneksel erkek ve kadın davranışlarını ve rollerini önceden belirlemiştir ve dil aracılığıyla kendi kültürü içinde onları merkezi ve kalıcı hale getirmiştir. Bir güç aracı olan dil, erkeklerin elindedir ve kadınlar kendilerini bu dilde bulmaya ve erkeklerden bağımsız bir kimlik oluşturmaya zorlanmaktadırlar.
Bir toplumdaki evlilik kurumu, cinsiyetin açık bir biçimde gözlemlenebileceği yerlerden biridir. Bu tezde, Türk dilinin, konuşmacılarının kavramsal sistemini toplumsal cinsiyet açısından nasıl etkilediği araştırılmıştır. Buna ek olarak, bu tez, Türk evlilik kurumu içindeki dil ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmaktadır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Authors | |
Publication Date | October 25, 2020 |
Submission Date | February 26, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 4 Issue: 2 |
Journal of Literary Criticism is a refereed journal published in the scope of literature.