Bütün bilimlerde kavramlar son derece önemlidir. Kavramlar da adeta insanlar gibidir. Oluşum ve gelişim süreçleri vardır. Bazı kavramların belli dönemlerde anlam genişlemesi yaşadığına, ama zamanla tedavülden kalktığına da şahit oluruz. İslam düşüncesinin felsefi kültür ile tanıştığı erken dönemlerde (8 ve 9. yüzyıllar) Yunan felsefesinden intikal eden kavramların Arapçalaştırılıp tanımlanması önemli bir sorun idi. İslam felsefesinde bu görevi Hudûd risalelerinin üstlendiğini, hatta sonraları bir Hudûd risalesi yazmanın gelenek haline geldiğini söylemek mümkündür. Bu risâleler, bir yandan filozofun sisteminin temel kavramlarını ele verirken, diğer yandan da yazıldığı dönemin tedavülde olan kavramları hakkında fikir vermektedir. Bir kavramdaki anlam değişikliğini ya da onun zamanla kazandığı anlam genişliğini bu risaleler üzerinden takip etmek mümkün görünmektedir. Ve bu, felsefî literatür adına önemli bir kazanımdır. Hudûd risaleleri bu açıdan büyük önem arz etmektedir. Bu makalede İslam düşüncesinin erken döneminde yazılan ilk iki Hudûd risalesi; Câbir b. Hayyan ile Kindî’nin Hudûd risaleleri üzerinde durulmuştur. Öyle görünüyor ki Câbir’in Hudûd’unda “bilim adamı” ve “kimyacı” kimliği öne çıktığından, bilimsel kavramlar ve tanımları ağırlık kazanırken, “filozof” kimliği ile Kindî’de felsefî kavramlar ekseriyeti oluşturmaktadır. Bu niteliğiyle özellikle Kindî’nin Hudûd'unun felsefî kavramların İslâm dünyasında yerleşmesinde ve kullanımının yaygınlaşmasında önemli bir rol üstlendiği anlaşılmaktadır.
Anahtar Kelimeler; Cabir b. Hayyan, Kindî, Kavram, Tanım, Hudûd risaleleri
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 4 Sayı: 1 |
ISSN: 2147-7507
Avrasya Terim Dergisi